Acıyı bal eyleyen, sıratı yol eyleyen Rıfat Ilgaz

Bu toplumda solcu olmak zordur.

Solcu olmak, aykırı olmak, var olanlara itiraz etmek demektir.

Solcu yazar olmak daha da zordur.

İtirazını yazılı hale getirip, toplumun önüne koymak bedel ödemeyi göze almaktır.

Devlet ensendedir, polis nefes alış-verişini dinler, yargı güç sahipleriyle ters düşmek istemez.

***

Tek parti dönemlerinde itiraz etmek, karşı çıkmak pek çok şeyi göze almak demektir.

Cumhuriyet dönemi aydınlarından Hababam Sınıfı yazarı Rıfat Ilgaz’ın yaşam öyküsünden damıttığı ‘Sarı Yazma’ yapıtının her satırında Tek Parti CHP döneminin başta Aziz Nesin olmak üzere solcu aydınlara yaptığı baskılar sinmişti.

Demokrat Parti döneminde kısa özgürlük rüzgarından sonra daha beter oldu.

****

1911 yılında cumhuriyet kurulmadan doğan, 1930 yılında mezun olduktan sonra öğretmenlik yapan, 1944 yılında yayınladığı ‘Sınıf’ adlı kitabı sıkıyönetim tarafından yasaklanan, bu kitaptan ötürü ceza alan Rıfat Ilgaz’ın memurlukla ilişkisi de kesilir.

Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Mim Uykusuz gibi önde gelen aydınlarla Marko Paşa ve devamındaki dergileri çıkaranlardan biridir Rıfat Ilgaz…

****

Kastamonu’nun şirin ilçesi Cide’de doğan Rıfat Ilgaz, döner dolaşır 1970’li yıllarda tekrar memleketine gelir, yerleşir.

Roman da orada başlar.

Niçin memleketine döndüğünü de şöyle anlatır:

Buraya niçin mi geldim? İnsandan, toplumdan yıldığım, korktuğum, kaçtığım için değil. Tükendiğime inandığım için hiç değil. Belki de yeniden başlamak, yeniden doğup yaşamak, büyüyüp yaşlanmak için…”

***

Baskı dönemlerinin hedefleri arasında yer alan Rıfat Ilgaz’ı 12 Eylül cuntası da rahat bırakmaz.

1981’de Yıldız Karayel romanını yazarken gözaltına alınır. Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek şehir merkezine kadar yürütülen 70 yaşındaki ünlü ve hasta yazar, Kastamonu’da Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye konulur. Çocukluğundan itibaren yakalandığı verem hastalığı raporunu sunarak sanatoryuma yatırılır.

****

Tek parti döneminde aydınlar üzerinde terör estirilirken Demokrat Parti’nin iktidara yerleşmesinden sonra aynı baskılar devam eder. 1953 yılında ‘Devam’ kitabı toplatılan Rıfat Ilgaz’ı sürgünden 27 Mayıs ihtilali kurtarır.

****

Yayınevi sahibi bir arkadaşını anlatırken Demokrat Parti dönemine atıf yapar Rıfat Ilgaz:

Kemal’i 1957 başlarında tanımıştım, Demokrat Parti’nin saltanatlı yıllarında… İktidardan yana olmayan aydınların ezildiği, işsiz bırakıldığı, o baskı döneminde… Amerikan yönetmenlerinin, askerlerinin, politikacılarının, barış gönüllülerinin bütün güçleriyle yurdumuza çöreklendiği yıllarda…”

(Sayfa-18)

****

Kurtuluş savaşı öncesinde başlayan anılar demetinde, grev kavramının ortaya çıkması gibi pek çok ilki okumak mümkün…

Türk aydınlarının portre sergisinde buluyorsunuz kendinizi adeta…

Türkiye sosyalist hareketinin öncü isimleri Dr. Şefik Hüsnü, Hikmet Kıvılcımlı, 1940 kuşağı toplumcu gerçekçi yazarların pek çoğuyla ya ortak anısı var Ilgaz’ın ya da işbirliği…

Küllük’te toplanırdık o yıllarda… Güneşli bir gündü. Aksaray’daki evimden çıkmış, Beyazıt’a kadar yürümüştüm. Mahir Efendi’nin lokantasının önünden geçerken cami duvarının dibinde A. Kadir’i, Ömer Faruk Toprak’ı, Niyazi Akıncıoğlu’nu, Suphi Taşan’ı, Arif Dino’yu görmüştüm.”

Sayfa-245).

****

Bir de eleştirdikleri var; Mehmet Akif Ersoy gibi:

Bir de Mehmet Akif vardı. Yığından yana emekçiden habersizdi. Halk, namazını kılmakla, cihada katılmakla halk olurdu. Ezan sesi duyulan her bucak mutlu yurt kesimi sayılmalıydı. O zaman mera sağmalarla dolardı. Toprağı sıkınca şehitler fışkırdı mı, memleket cennet olurdu.”

Namık Kemal de eleştirilerden payını almıştı:

Namık Kemal’e göre altı da birdi yerin üstü de… Yiğitler, vatan imdadına koştular mı görevleri biter, yurt düşmanlardan arındı mı çözülecek hiçbir sorun kalmazdı.”

Tevfik Fikret’e de acımadı Rıfat Ilgaz:

Fikret için bütün bu çabalar yersizdi. Din şehit isterdi çünkü, ‘asuman’ da kurban!”

Tümünü şöyle bağladı Ilgaz:

Ne yapmalıydı öyleyse? Kanun-i Esasi’yi ilan edip müstebit padişahı atmalı, yerine meşrutiyetçi padişahı geçirmeli, Batı’dan uygarlık getirmeli, insanları barışa, özgürlüğe kavuşturacak yasalar çıkarmalıydı meclislerden! Biter miydi sorun, bunlar yapılırsa?”

(Sayfa-130).

****

Türk aydının açmazıdır bu durum aynı zamanda, kağıt üzerinde anayasal değişikliklerle sorunların çözüleceğini düşünmek…

Yok yok bugünkü iktidar partisinin uymayacağı yeni anayasa lafı zaten yalan, dolan; onu geçiyorum.

1982 Anayasası hazırlanırken bir dörtlük yazmıştım, unutmadım:

Yaptık bir anayasa/etmeyin artık tasa/ bir de şunu isterdim/ Abdülhamit hortlasa!”

****

Yapıttan çok küçük bir seçme yaptım ama Tan matbaasının yakılması dahil 20. yüzyılda pek çok olaya tanıklık etmiş Rıfat Ilgaz’ın Sarı Yazma romanını okursanız, cumhuriyet döneminin aydınlarının acılarını nasıl bal eylediklerine, sıratı yol eylediklerine tanıklık ederseniz.

Geldik bugüne…

****

Bu yazının dipnotu: Nilüfer Belediyesi Rıfat Ilgaz’ı yılın yazarı ilan etti. Teşekkürler yılın yazarı uygulamasına ilk adımı atan Mustafa Bozbey… Teşekkürler bugünün başkanı Şadi Özdemir…