Cehalet?

Ancak cahiller kendisini onay makamında görüp, herkese hüküm verirler. Ezberlenmiş yalanlar içinde sahte mutluluk yaşayan körler ve sağırlardır yargı dağıtanlar. Bu sebeple cehalet, fırtınalı denizde kaptansız gemi gibidir. Önemli olanın gemide bulunmak değil gemiyle sefer yapmak olduğu gerçeği önemini yitirmiştir.

Cehalet, okuma yazma bilmemek değil okumamaktır. Dayatılmış öğretilerden haberdar olmamak değil kendi görüş ve fikrinin olmamasıdır. Bildiğini zannederek, doğruyu inkâr etmektir. Cahil ise gerçeğe gözünü, kulağını tıkayan, düşünme, sorgulama, araştırma yönlerini devre dışı bırakıp, kendisini yeterli görendir. Gotthold Ephraim Lessing'e ait, “Cehalet ne güzel şey, her şeyi biliyorsun” sözü, açık bir kalp ve gözle görülmesi gereken anlamlar içermektedir.

Maalesef günümüzde, elinde kendisinden daha akıllı telefonlar taşıyıp isteyen herkesin nefret ve kinini kustuğu yalanlar cenneti, algı merkezi, sahte sanal medya uygulamalarına kapılıp zihnini ve karakterini oraya göre şekillendiren bir toplum, cehaletin esiri olarak yaşamaktadır. Okula gitmiş, bir şekilde mezun olup diploma almış, herhangi bir konuda yetkinlik kazanmış olmak, bizleri cehalet pençesinde cahil olmaktan kurtarmıyor. Aksine bu durum cehaletimize kalın bir perde olup cahilliğimizi pekiştiriyor. Hz. Ali, “Edep bilmez cahil ile mücadele olmaz.” buyurmaktadır. Çünkü, yine Hz. Ali, “Cahil, içinde su fışkırmayan bir kaya, dalı yeşermeyen bir ağaç ve ot bitmeyen çorak bir topraktır. Diriler arasında olsa da ölüdür." diyerek sebebini de söylemiştir. Cehalet, kendini layık hale getirmediğin istekler içinde olmaktır. Bilgiyi süzmeden sırf ideolojiye uygun diye alıp kullanmaktır. Cehalet, eşya için yaşayıp, eşyayı sevip, eşyadan medet ummaktır. Cehalet, parayla, makamla varlık giyinmektir. Cehalet, asıl önemli olanı değersizleştirmektir. Cehalet, geri gelmeyecek zamanı boşa tüketmektir. Cehalet, yapılması gerekeni yapmayıp şikâyet etmektir. Cehalet, her konuda her zaman karşıdan beklemektir. Cehalet, duruma göre menfaatler doğrultusunda bulunmaktır. Cehalet, küfrüne tövbe etmek yerine ısrar etmektir.

Sokrates’in, “Cehalet mutluluktur” sözü cahillerin övünerek kullandığı “Cahil olmak iyidir” anlamında cehaleti övmek için kullanılan bir söz değildir. Cehaletle özgüven birleştiğinde, adalet, ahlak, eğitim çöker de toplumun ve devletin önemi biter, içi boşalır anlamı içerir. İnsanın kendisini yeterli görüp kişisel gelişimini yok ettiği, yaşamını yalan ve sahtelikler üzerine kurduğu hayat tarzının kendisini her gün içinden çıkılamaz bataklığa gömdüğü, geri dönüşü olmayan yola sürüklediği, her konuda, özellikle yetkinliği olmadığı alanlarda sürekli fikir beyan etmesi cehalet değil midir? Gerçekler güneşinde, ilim aydınlığında, doğrular sıcaklığında görerek yaşamak varken, gece karanlığında, soğuktan titrerken, el yordamıyla, üstün başın kir ve çamur içinde yaşayıp kendini temiz, içinde bulunduğun garabeti yaşam sanmaktan daha cahilce ne olabilir?

İnsan, toprağa kök salmış, dünü ve bugünü birleştirip yarını inşa eden ulu bir çınarsa, cehalet bu çınarın köklerine dökülen asittir.