Politika

CHP'den Beyazıt'ta 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi

CHP, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerine devam ediyor. Bu mitinglerde yeni adres, tüm Türkiye'ye yayılan İmamoğlu protestoların çıkış kaynağı olan Beyazıt oldu. Saat 20.30'da başladı.

CHP, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı miting dizisini sürdürüyor. “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla düzenlenen ilçe mitinglerinin dördüncüsü Beyazıt Meydanı’nda yapıyor. Önceki üç miting Şişli, Beylikdüzü ve Başakşehir’de düzenlendi. Mitinge Dilek İmamoğlu da katıldı.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, aydınlatma cihazlarının alana alınmadığını ve bu nedenle meydanın karanlık olduğunu söyledi.

“Kayyumların geri çekilmesini istiyoruz”

Sahneye önce İstanbul Üniversitesi’nden öğrenci Eren çıktı. Üniversite öğrencilerinin tutuklanmasına tepki gösterdi, polis şiddetine değindi ve taleplerini “Parasız, bilimsel, nitelikli bir eğitim istiyoruz. Özerk üniversite istiyoruz. KYK yurtlarında güvenlik sağlanmasını, yurtların depreme dayanıklı hale getirilmesini, odalardaki kişi sayısının azaltılmasını istiyoruz. Deprem riski taşıyan binaların acilen tahliye edilmesini, kentsel dönüşümlerin hızlandırılmasını istiyoruz. Yargının bağımsızlığını, TRT’nin kamu görevi bilinciyle İmamoğlu davasını canlı yayınlanmasını istiyoruz, 19 Mart sürecinde tutuklanan arkadaşlarımız başta olmak üzere, siyasi tutsaklara özgürlük istiyoruz. Kadın cinayetlerinin sonlanmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin bir an önce uygulanmasını, hayvanları katleden yasanın bir an önce iptal edilmesini istiyoruz. Hem üniversitelere hem de belediyelere atanan kayyumların geri çekilmesini istiyoruz” diyerek sıraladı.

“Denizler nasıl direndiyse, bugün biz de direneceğiz”

Daha sonra sahneye İTÜ’den Başak isimli öğrenci çıktı, bu süreçte gençlerin hedef alındığını söyledi, “Biliyorlar ki biz sustuğumuzda değil, konuştuğumuzda tehlikeliyiz. Bu yüzden gözaltılar, tutuklamalar var. Arkadaşlarımız dayak yedi, cinsel tacize uğradılar” dedi.

Öğrenci, bu polis şiddetine karşı sendikaların, konfederasyonların kendilerini yalnız bıraktıklarını söyledi ve şunları söyledi:

“53. yıl önce Denizler nasıl direndiyse, bugün biz de direneceğiz. Susmayacağız. Bu memleket bizim.”

“Bizler, Erdoğan’ın saray rejiminden başka bir şey görmemiş gençleriz”

Öğrenci manifestosunu ise Koç Üniversitesi’nden Uğur isimli bir öğrenci okudu:

“Dikkat dikkat, öğrenciler konuşuyor. Bizler, doğduğumuz günden beri Erdoğan’ın saray rejiminden başka bir şey görmemiş; iş kazalarında yaşamını yitirmiş gençleriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinde, üniversitelerde onurlu ve özgür bir ülke için mücadele ederek büyüdük. Bugün ise, günlerce AKP’nin zindanlarında, sokaklarda işkence görmüş gençler olarak, çözülmesi gereken sorunlarımızı derhal dile getiriyoruz:

  1. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
  2. Kayyum atanan belediyeler seçilmiş başkanlarına iade edilmelidir.
  3. Barışçıl gösteri ve protesto hakkının kullanılmasını anayasaya aykırı şekilde engelleyerek anayasal düzeni ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan; cinsel taciz, cinsel saldırı, eziyet ve işkenceye varan müdahalelerde bulunan polis memurlarıyla, bu emirleri veren başta İstanbul ve Ankara Valileri olmak üzere tüm devlet yetkilileri görevden alınmalıdır.
  4. Yalnızca barışçıl eylemlere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlar derhal serbest bırakılmalıdır. Toplanma ve gösteri hakkının kullanılmasına yönelik Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin sağladığı güvencelere aykırı uygulamalara son verilerek hakkın özüne dokunan bütün engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
  5. Taksim, Saraçhane, ODTÜ, Kızılay ve Çağlayan başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarda fiili olarak uygulanan toplanma ve gösteri yasaklarına son verilmelidir. Meydanları işgal eden ablukalar ortadan kaldırılmalıdır.
  6. Anayasada güvence altına alınan eğitim ve öğrenim hakkına yönelik baskıların sona ermesi; eğitim ve araştırma faaliyetlerinin hiçbir siyasi ya da idari baskı altında kalmaksızın yürütülebildiği ortamın sağlanması elzemdir. Bu bağlamda İstanbul Üniversitesinin aldığı diploma kararlarının iptali, YÖK’ün üniversiteler üzerindeki baskılarının son bulması ve özgür-özerk üniversite taleplerinin kabul edilmesi gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın liseler üzerindeki baskıları son bulmalı, sürgüne gönderilen öğretmenler eski görev yerlerine iade edilmelidir.
  7. Günden güne artan kadın cinayetlerinin bize önemini gösterdiği üzere İstanbul Sözleşmesi yeniden uygulanmaya başlamalıdır. Kişilerin özel hayatını hedef alan, kadınların ve LGBTİ+’ların varoluşuna saldıran ayrımcı politikalara son verilmeli, özel yaşam üzerindeki baskılar derhal son bulmalıdır.
  8. Depremde evlerini kaybeden Samandağ vatandaşlarına arazileri geri verilmeli, yaşadıkları haksızlıklar konusunda soruşturmalar başlatılmalıdır.
  9. Rant ve talan için başlatılan Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmelidir.
  10. İstanbul deprem tehdidiyle karşı karşıyayken şehri depreme dayanıklı hale getirmek için çalışması gerektiği halde tutuklu bulunan İBB yetkilileri ve şehir planlamacıları derhal serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir.
  11. Bu süreçlerdeki hukuksuz kararları alan ve uygulayan tüm hükümet yetkilileri derhal görevlerini terk etmeli ve adil bir hukuk sistemi kapsamında yargılanmalıdır.”

“Bu meydan tarihin her anında hesap sordu”

Öğrencilerin ardından sahneye İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik çıktı. Çelik, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını andı. İstanbul Üniversitesi’nin tarihteki önemine değinen Çelik, üniversitenin, İmamoğlu’nun diplomasını iptal ettiğini hatırlattı. İmamoğlu’na diploma kumpası kuranlara karşı hep birlikte cevap vereceklerini söyleyen Çelik, “Bu meydan tarihin her anında hesap sordu. Şimdi sizler de adalete sahip çıkıyorsunuz” dedi.

Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun selamını kalabalığa iletti ve mektubunu okudu.

İmamoğlu, diplomasının hukuksuz bir şekilde iptal edildiğini ve dün (6 Mayıs) sistemden silindiğini hatırlattı, “Cumhuriyet tarihimizde hiçbir siyasetçi rakibinden bu kadar korkmamıştır, hukuku bu kadar ayaklar altına almamıştır” dedi.

Böyle giderse Türk Lirası’nın değerinin daha da düşeceğini vurgulayan İmamoğlu’nun mektubu şöyle:

“Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok büyük fark vardır. Siyasetçiler milletin gözü önünde olmaya can atar. Rakipleriyle tartışmak isterler. Gerçek siyasetçiler, milletin fikrini kendi fikriymiş gibi anlatmaya çalışır. Vesayetçi ise kaçar. Siz hiç vesayetçileri rakipleriyle tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler rakiplerinin karşısına çıkamazlar. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar. Günlerdir ‘canlı yayınlayın’ diyorum, susup kalıyorlar. Bunlar siyasetçi değil, vesayetçi. Bunlar milletin gözü önünde olmaktan korkar. Bunlar seçimi, diplomayı çaldı. Ama şunu unutmasınlar: Millet tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için mücadele eden gençlerimize sözümüz var. Bu ülkeye adalet gelecek. Her şey çok güzel olacak.”

“160 bin kişi burada”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel sahneye çıktı, Beyazıt Meydanı’na 160 bin kişinin geldiğini söyledi, “Bugün bu coşkuyu gölgelemek isteyen birileri, bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için her şeyi yaptı. 200 bin genç toplanmış senin diplomanı sorguluyor. Diplomasız Erdoğan! Sayın Erdoğan, diploma öyle sorgulanmaz, böyle sorgulanır” dedi ve miting alanında Yiğidim Aslanım şarkısını dinletti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Üniversitesi’nin Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal etmesini hatırlatarak, gençlere şöyle seslendi:

“Bu güzel ülkenin pırıl pırıl evlatları, gençleri, demokrasiyi savunanlar… Karşılarındaki kötülüğün baskılarına elbette teslim olmadılar.”

“200 bin genç toplanmış, senin diplomanı sorguluyor”

Özel, İstanbul Üniversitesi’nin önünde yaptığı konuşmada, buraya sadece bir diploma için gelmediklerini vurguladı:

“İstanbul Üniversitesi’ne Türkiye’den diploma almak için gelinir. Biz de bugün burada, alın teriyle kazanılmış, haksızlıkla saldırılmış bir diplomayı geri almaya geldik.

Erdoğan, ‘Ne oluyor o meydanda?’ diye merak ediyorsan… Hani, diplomayı veren İşletme Bölümü değil de, üniversitenin ringine, duvarındaki boyaya, saati bozulursa tamirine yetkili olan Üniversite Yönetim Kurulu’na o diplomayı haksızca iptal ettirdin ya…

Sonra o iptali 45 gündür bize tebliğ ettirmeyip güya süreleri geçirttirmeye çalıştın ya…

Dün, biz o iptale karşı dava açınca ve sistemden sorgulama yapıldığında görünen diplomayı ekranlardan sildirdin ya…

Ne oluyor diye soruyorsan eğer; 200 bin genç toplanmış, onlar da senin diplomanı sorguluyorlar. Diplomasız Erdoğan!”