Genel

Dünya Kız Çocukları Günü: Kız çocukları hala ölüyor...

Birleşmiş Milletler, 11 Ekim’i “Dünya Kız Çocukları Günü” ilan etti. Ama Türkiye’de ve dünyada hâlâ Narin’ler, Leyla’lar, Hira’lar, İkbal’ler, Ayşenur’lar, Özgecan’lar ve Münevver’ler şiddete, istismara ve ölüme kurban gidiyor. Kız çocuklarının çocukluklarını yaşamasına izin verilmiyor.

HABER: SEMA AYGIN

Birleşmiş Milletler, kız çocuklarının çocuk haklarından eşit olarak yararlanmasını ve yaşam fırsatlarına erişimini sağlamak amacıyla 2012 yılından bu yana her yıl 11 Ekim gününü “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutluyor.

Bu özel gün kapsamında Save The Children (Çocukları Kurtarın Vakfı) ve UNICEF, kız çocuklarının maruz kaldığı ihlallere dikkat çekti.
Save The Children, dünya genelinde kız çocuklarının yaşamlarını ve hayallerini ellerinden alan geleneksel uygulamaların hâlâ sürdüğünü belirtti. Vakıf, bu uygulamaların başında çocuk yaşta zorla evliliklerin geldiğini vurguladı.

Rapora göre her yıl yaklaşık 7,5 milyon kız çocuğu yasa dışı şekilde evlendiriliyor. Yalnızca Orta ve Batı Afrika ülkelerinde her yıl 1 milyon 700 bin kız çocuğu erken yaşta zorla evlilik mağduru oluyor.

Ancak... Gerçekler bu kadar uzak değil.

Türkiye’de her yıl onlarca kız çocuğu, erkek şiddeti, istismar ve ihmalle hayatını kaybediyor.

Narin Güran, 21 Ağustos’ta Diyarbakır Bağlar’da evine dönemedi. 19 gün sonra cansız bedeni, bir derenin kenarında, çuval içinde bulundu.
Narin’in boğularak öldürüldüğü kesinleşti. Katili ya da katilleri hâlâ bulunamadı.

Leyla Aydemir, 2018’de Ağrı’da kayboldu. Bayram sabahı oyun oynamak için dışarı çıkan 4 yaşındaki Leyla’nın bedeni, 18 gün sonra köyünden 3 kilometre uzakta bulundu.
Adli Tıp raporu, Leyla’nın ölümünden önce fiziksel şiddet gördüğünü ortaya koydu.

İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil, 4 Ekim günü İstanbul’da aynı erkek tarafından öldürüldü. Katil Semih Çelik, cinayetlerin ardından intihar etti.
İki genç kadının ölümü, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi.

Minik Müslüme...
Mersin’in Gülnar ilçesinde kaybolduktan 10 gün sonra cansız bedeni bulunan 6 yaşındaki Müslüme Yağal’ın hikayesi, Türkiye’nin yüreğini dağladı. Küçük kızın ölümüne ilişkin soruşturmada, Müslüme’nin biyolojik babasının dedesi Hasan Yağal olduğu ortaya çıktı. Gerçek, tüm ülkeyi derinden sarstı.

Hilal Özdemir, henüz 15 yaşındaydı.
Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’ndeki Kennedy Lodge’da bir düğünde garson olarak çalışıyordu.
İddiaya göre, kendisinden ayrılmak isteyen Hilal’i takip eden 20 yaşındaki Ayberk Kurtuluş, kafenin önünde genç kıza silahla ateş etti.
Hilal olay yerinde yaşamını yitirirken, Kurtuluş daha sonra intihar etti.

Mersin’de 16 yaşındaki Hira, sevgilisi tarafından vurularak öldürüldü. Fail, önce “kaza” dedi, sonra “şaka yaparken oldu” diye ifade değiştirdi.

Özgecan Aslan, 2015’te Mersin’de evine gitmek için bindiği minibüste vahşice katledildi. Cinayeti işleyen Suphi Altındöken, hapiste öldürüldü. Özgecan, Türkiye’de kadın cinayetlerine karşı mücadelenin simgesi oldu.

Münevver Karabulut, 2009’da İstanbul’da öldürüldüğünde 18 yaşındaydı. Boğazı kesildi, bedeni parçalanıp gitar kutusuna kondu. Katili Cem Garipoğlu, cezaevinde intihar etti.
Münevver’in ölümü, “kadın cinayeti” kavramının Türkiye kamuoyunda ilk kez bu kadar geniş yankı bulmasına neden oldu.