Politika

Erdoğan CHP'nin ertelenen kurultay davası hakkında ilk kez konuştu

CHP'ye açılan kurultay davasından erteleme kararının çıkmasının ardından ilk defa konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ı ziyarete etti. Erdoğan, ziyaret dönüşünde uçakta soruları yanıtladı.

CHP'nin 38. Kurultayı hakkında açılan davada dün erteleme kararı çıktı. Uçakta ertelenen kurultay davası hakkında ilk defa konuşan Erdoğan, davanın hiçbir yerinde AKP olarak olmadıklarını ifade etti.

Erdoğan'ın ertelenen kurultay davası hakkında ilk kez konuşan Erdoğan şunları dedi:

Şu anda yargı burada tek amir. Kararını verdi mi, verdi. Dolayısıyla şimdi bu ara kararla süreç ertelenmiş oldu. Bu ertelenmeyle birlikte bu ara karardan sonra beklenen yeniden mahkemenin yapılmasıdır.

Bakalım orada ne gibi bir karar çıkacak. Bunu da açık ve net göreceğiz. Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz. Şikayet edenler de yargılananlar da CHP'nin koridorlarında dolaşıyorlar. Aramızdaki fark bu. Bunların iç tartışmalarını bastırmak için öncelikle bize sataşmaktan vazgeçmesi lazım.

Neymiş? CHP'den bazı başkanlar, meclis üyeleri, bizim partimize katılmışlar. Katılmak isteyenlere biz “niye geliyorsunuz” mu diyeceğiz? Bizim kapımız açık. “Hayırlı olsun” deriz ve aramıza onları da alırız.

Nitekim en son Beykoz Belediye Başkanı Özlem Vural Gürzel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan sonra, o da aramıza katıldı. Meclis üyeleriyle beraber aramıza geldiler ve şu anda onlarla birlikte yola devam ediyoruz. Her ne kadar bu kavga CHP içinde yaşansa da şurası çok önemli, herkesi etkiliyor. Rüşvet, haraç, yolsuzluk, sahtekarlık, irtikap ve delege pazarlığı bunların içinde var.

Önce sen, kendi içindeki bu olumsuzlukları temizlemeye bak. Bunu temizlemeden sağa sola çamur atma. Meselenin bu yönünü kimse görmezden gelemez. İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var. Böyle siyaset olur mu? AK Parti'nin içinde böyle bir şey yok. Söz isteyen bütün arkadaşlarımıza biz mikrofonlarımızı açık tutarız. Asla onların mikrofonlarını kapatmayız.

CHP yöneticilerinin kurdukları her cümle ya kulaklarına fısıldanıyor ya da ellerine tutuşturuluyor. Böyle bir yapı var. Bu yol, yol değil. Onun için de biz ara karardan sonra yargının vereceği kararı, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra göreceğiz.

ERDOĞAN: KATILIMLARIN DEVAM EDECEĞİNE İNANIYORUM

Yerel seçimlerin ardından CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinden AKP'ye transfer olan belediye başkanları ve meclis üyeleri geçişleri hakkında sorulan soruya da yanıt veren Erdoğan, bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğini umduğunu aktardı:

CHP’ye gidenler, iyi niyetlerle ana muhalefet partisine gittiler. Ama daha sonra gördüler ki partide rüşvet var, yolsuzluk var, irtikap var. Bütün bunlar olunca, “biz yanlış adrese gelmişiz” dediler ve kopma kararı aldılar.

AK Parti'nin içinde yıllarca böyle bir durum yaşanmadı, yaşanmıyor. Bu gerçeği gören CHP yöneticileri, bu kaçışı durdurmak için “baskı yapılıyor, tehdit ediliyorlar” gibi iftiralarda bulunmaya başladılar.

Değerli arkadaşlar, 100 yıllık partiyi bir hırsızlık çetesinin fedaisi haline getirenlere bir tepkidir bu. Şu anda tablo budur. Belediye başkanlığı yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. Başbakanlık yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. 2014'ten bu yana Cumhurbaşkanlığını sürdüren bir kişiyim. Kısacası siyasetçiyim. Siyasi hayatım boyunca böyle şeylerle hamdolsun hiçbir zaman karşı karşıya kalmadım.

CHP dışındaki partilerden de saflarımıza katılan kardeşlerimiz, bu millete hizmetin adresinin AK Parti olduğuna inandıkları için partimize geliyorlar. Bu da bizi bir yerde mutlu ediyor.

Bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğine inanıyorum. İnsanlar güçlü kadrolara sahip, istikrarlı bir parti olarak AK Parti'yi tercih ediyor. 24 yıllık tarihinde hem halkın teveccühünü kazanmış, hem de devlet yönetimindeki tecrübesini ortaya koymuş bir partiyiz.

Bundan sonraki süreçte de atacağımız adımlarla, halkımızın muhabbetini kazanarak inşallah yola devam edeceğiz. Dolayısıyla muhalefetten gelen isimler için AK Parti’ye katılmak, parti değişikliğinin ötesinde temiz siyaset ile, kendini millete hizmet adamış kadrolarla buluşmak demek. Bu katılımlar bir kez daha göstermiştir ki; AK Parti ve Cumhur İttifakı yoluna güçlenerek devam edecektir.

Türkiye'nin son aylarda Libya'nın doğusunu kontrol eden Hafter yönetimiyle ilişkilerinde olumlu yönde belirgin bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Bingazi yönetiminin Türkiye'nin Trablus’la imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasını onaylayacağına yönelik güçlü bir beklenti de var. Buna karşılık Yunanistan'ın Hafter yönetimine baskısı da ortada. Sormak istediğim soru şu: Hafter'in Türkiye ziyareti gündemde mi? Bingazi'nin anlaşmayı imzalamasını bekliyor muyuz?

Hafter'in oğlunun istihbaratımızla teması olduğu gibi zaman zaman Dışişleri ile de diyaloğu var. Yani bizden kopuk bir durumları zaten yok. Biz Libya'da Doğu ile Batı arasında yapıcı bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya'nın egemenliğini, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasını istiyoruz. Adımlarımızı da bu amaçlar doğrultusunda atıyoruz. Sürecin başından itibaren meşru Trablus hükümetine desteğimizi verdik. Ancak son dönemde izlenen politikalar sadece Trablus'a değil, Libya'nın doğusuna da diplomatik kanallar açılması yönünde gelişti. Bu, çok boyutlu diplomasi çabalarımız, Türkiye'nin bölgesel vizyonunun, barışa ulaşmadaki amacının bir yansımasıdır. Libya'da siyasi sürecin adil, muteber ve şeffaf seçimler yoluyla ilerletilmesini bekliyoruz. Libya'nın huzura ve istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler, tabii ki olacak. Biz de Libya halkının yanında olmaya, diyalog zeminini güçlendirmeye devam edeceğiz. Bingazi yönetiminin de Türkiye ile Trablus arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasını onaylaması uluslararası hukuk açısından büyük bir kazanım olacaktır.

Mevcut CHP yönetimine yakın bazı isimler televizyonlarda ve onlara yakın sosyal medya hesaplarında, eski genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun mezhebi kimliği üzerinden Alevi vatandaşları da rencide edici, ötekileştirici ve Alevi vatandaşlarımıza yönelik de saldırı mahiyetini içeren söylemlerde bulundular. Hatta bazı Alevi dernekleri bu şahısları kınayan açıklamalar da yaptı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alevi canlarımıza yönelik bu çirkin, bu ayrımcı söylemleri kınıyorum. Alevi vatandaşlarımızla biz adeta etle tırnak gibiyiz. Onları farklı bir yere asla atamayız. Devletimizin temel ilkelerinden biri olarak tüm vatandaşlarımız din, mezhep, etnik köken ya da kimlik farkı gözetmeksizin eşittir. Bu Anayasanın güvencesi altındadır. Bu ilkeye de herkesin tabi olması şarttır. Bütün bu söylemler, yıllarca Alevi yurttaşlarımızı oy deposu gibi görenlerin onlara yönelik çarpık ve hastalıklı bakışlarının adeta dışa vurumudur. İnanıyorum ki hukuk gereğini yapacak, bu provokasyonların hesabı yargı önünde sorulacaktır. Kimse bu ülkenin birliğini, beraberliğini, toplumsal barışını böylesi pervasız biçimde hedef alamaz. Alevi-Sünni ayrımı gibi bir ayrım da yapamaz. Allah’ın izniyle biz buna izin vermeyiz.

Son zamanlarda yine sokak çağrısı yapanların sayısı arttı. FETÖ firarileri de sosyal medyadan sokak çağrısı yaptı. Yurt içinde de provokatif söylemde bulunanlar var. Sokak çağrısı yapanlara dair neler söylemek istersiniz?

Bu sokak çağrısını yapanlar kimler? Bu sorunun cevabını öncelikle bir vermemiz lazım. Bu millete ihanetleri tescillenmiş tipler. Bunların sözüne itibar edip sokağa çıkan, kitleleri bunların yönlendirmeleri ve ağa babalarının talimatları ile sokağa dökmeye çalışanlar, açık söylüyorum, bu ihanet odaklarına bana göre ortak olurlar. Böyle bir yanlışın içerisine benim vatandaşlarımın asla düşmemesi lazım. Bu FETÖ artıkları, anlaşılan siyasi çıkmaz içinde olan muhalefeti kullanışlı bir aparat olarak görüyorlar. Onun için de onların saflarında yer alıyorlar. Sokakları karıştırmaya, kaos ve kargaşa oluşturmaya çalışanlara asla eyvallah etmeyiz. Gerekeni gecikmeden, milletin huzurunu bozmalarına fırsat vermeden, biz yaparız. Gezi olayları, FETÖ'nün alçak darbe girişimi gibi eylemleri yaşayan vatandaşlarımız, artık daha bilinçli, devletimiz de daha güçlüdür. Siyasetin nerede, nasıl yapılacağı bellidir. İşte doğru siyasetin nerede nasıl yapıldığını gördüğü, bildiği için vatandaşımız bizim aramıza katılıyor ve bu süreç inşallah böyle devam edecek. Dahası insanları sokağa çağırmak, vandalizme yönlendirmek siyasetin değil, hukukun ve güvenlik güçlerinin konusudur. Siyasi partileri kriminalize etmeye çalışan kadrolar, en büyük kötülüğü önce kendi partilerine yaparlar. Biz Türkiye'de siyasetin nasıl yapılması gerektiğini her daim ortaya koymuş ve bu konuda da örnek olmuş bir partiyiz.

Yıl sonunda yeni bir sosyal konut projesinin açıklanacağı söylenmişti. Orta Vadeli Programda da buna bir para ayrıldığını biliyoruz. Acaba bu projeye ne zaman start verilecek?

Bu projenin sorumlusu malum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum. En kısa zamanda bunlarla ilgili açıklamalarını yapacaklar. Özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın konut sahibi olmasına yönelik kapsamlı bir hazırlığımız var. Murat Bey onunla ilgili çalışmasını sürdürüyor. 2+1, 3+1 konutlar, bu çalışmaların içerisinde yer alıyor. Ben kendisine işi süratlendirme ve konut edindirme gayretlerimizi ülke geneline yayma talimatını verdim. Özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu’da bu adımı atmak suretiyle fakir fukara, garip gurebanın bu tür konutlara kavuşmasını sağlamak istiyoruz. Öte yandan bugüne kadar AK Parti hükümetleri olarak, tam 1 milyon 704 bin konut ürettik. Şu anda ülke genelinde 280 bin sosyal konutun yapımına devam ediyoruz. Dikkat edin, bütün bunları asrın felaketi sonrası yoğun inşa faaliyetlerimiz devam ederken, 11 ilde 450 bin konut inşa ederken yapıyoruz. Şu anda TOKİ’mizle 81 ilde arazi ve arsa araştırmaları, proje çalışmaları ve maliyet belirleme süreçleri devam ediyor. Önümüzdeki ay tüm detayları inşallah halkımızla paylaşacağız.