Olmak istediğin yer

Hayatın kanunda mesafe ile yaş orantılı… Hangimiz 17 yaşımızda hayalini kurduğumuz hayatı yaşıyoruz?

Kaçımızın idealleri zamana yenik düştü ve hangimiz şu anda geleceğe yönelik hayallere eşlik edebiliyoruz?

Hayatınızı her hangi bir şeye benzetseydiniz o ne olurdu ve şu anda o şeyin hayatınıza katkısı neydi?

Günlük yaşam koşturmasında hayaller ve hayatlardaki mesafede kimlik arayışından veya geçinmek kaygısından bahsetmiyorum. Olduğunuz yerden olmak istediğiniz yer arasında hapsedilen hayatlar içinde biraz duraksamak adına sorum ve belki de bu sorun kim bilebilir ki? Veya herhangi birimiz şu an istediği yer de tam da bu yazıyı okurken geçmiş çabaları filim şeridi gibi geçti zihninden…

Tam da bu nokta işte olmak istediğimiz yerin zihnimizde oluşturduğu şeritte nerede olduğumuz. Geçmişin keşkeleri ile geleceğin endişesi arasında hangi an da veya hangi yaşta kaldı zihnimiz?

Kazandığımız onca şey neleri azalttı veya neleri çoğalttı şerit takibinde? Araçlarda akıllı sistemin takip ettiği şerit sensörleri gibi olsaydı ya bazı şeyler… Şeritten çıkınca yola tekrar hizalanmak gibi mesela…

Tatsız mı olurdu veya kontrollü olduğumuzda güvenli mi olurduk? Cevap bizim gerçeğimizde ve bu gerçek içimizdeki navigasyonun “rota yeniden belirleniyor” sözü kadar tedirgin edici…

Hal böyleyken , olmak istediğimiz yer için şu anda olduğumuz yerde ki duygularımız ve düşüncelerimizle rotayı belirlerken, navigasyonun tedirginliğine değil soruların gücüne inanalım. Güçlü sorular ile ilerleyen bir metod var “Koçluk” …

Olmak istediğin yer ile olduğun yer arasında güçlü soruları çalıştıran ve “nedenlerden nasıllara?” bir yolculukta hedefe odaklayan…Soruların gücünden faydalanarak farkındalığı , eyleme çevirebilen…

Albert Einstein da dediği gibi: Eğer ölüm kalım meselesi olan bir sorunu çözmek için yalnızca bir saatim olsaydı 55 dakikasını doğru soruyu sormak için harcardım çünkü doğru soruyu bulduktan sonra sorunu 5 dakikadan kısa bir sürede çözebilirdim.”