HABER : BURHAN KURTULMUŞ
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Burhan Kurtulmuş'un sunduğu Doğanın Sesi programında Bursa Saati ekranlarından yaptığı açıklamalarda Türkiye tarımının tarihinin en ağır krizlerinden birini yaşadığını söyledi. Açıklanan büyüme ve küçülme verilerinin üretimi değil, artan fiyatları yansıttığını vurgulayan Sarıbal, tarımdaki daralmanın iklim koşullarına bağlanamayacağını ifade ederek, “Bu bir politik küçülmedir. Çiftçi üretimden kopuyor, tarım alanları hızla yok oluyor ve Türkiye hem gıda güvenliği hem de gıda güvencesi açısından ciddi bir tehdit altındadır” değerlendirmesinde bulundu.
"Bakanlık halkı idare etmeye çalışıyor"
"Bakanlık yıllık verileri açıklarken sanki ekran başındaki herkes bir ekonomist gibi davranıyor. Halk bir taraftan rakamlarla ve algı ile idare edilmeye çalışılıyor. Ne demek eksi 12.7 büyüme? Yılbaşından itibaren aldığımızda birinci ilk çeyrekte %2 büyüme var. İkinci çeyrekte %3,5’lik küçülme var. Şimdi üçüncü çeyrekte %12,7 küçülme var."
"Türkiye’ de büyüme rakamları üretimdeki artışı ifade etmiyor. Aslında üretimde bir artış yok, alınan ürünlerin maliyeti arttı. Maalesef büyüme küçülme üretim artışıyla değil fiyat artışı ile ölçülüyor. Üreticinin maliyeti artıyor, kazancı azalıyor ancak rakamlarda tarım büyüyor."
"Mart-Nisan aylarında tarihin en önemli don olaylarından birini yaşadık. Ancak tarımdaki çöküşün tümünü buraya bağlamak mümkün değil. Bu veriler don ile açıklanamaz."
Bu bir politik küçülmedir
"2000 krizini hatırlayalım: Bir anda her şey alt üst olmuştu. O dönemde ülke ekonomisi %6 küçülmüştü. Bu tabloda tarım %9 küçülmüştü. Şimdi bu ekonomik kriz verileri ile günümüzü karşılaştırdığımızda %12,7 oranının ne kadar korkunç olduğunu görüyoruz. Aslında verilerin toplamına baktığımızda %18,2 oranında küçülme var. Bu ne demek? Aslında sadece iklim krizine, kuraklığa, dona bağlı küçülme yok. Bu bir politik küçülmedir. Bu küçülmenin sebebi 22 yıldır yürütülen yanlış tarım politikalarıdır. Çiftçinin ürettiğinden para kazanamayıp yavaş yavaş üretimden çekilmesinin sonucudur bu."
"Türkiye’nin hem gıda güvenliği hem de gıda güvencesi sorunu var!"
"Yeterli miktarda üretim yapılıp, tüketicinin yeterli miktarda ürüne zamanında ve yerinde ulaşabilmesi gıda güvencesidir. Bir yandan da temiz gıda meselemiz var. İnsanların tarım ilaçlarından arınmış sağlıklı ürüne erişmesi de gıda güvenliği meselesidir. Bakacak olursak biz şu an her iki konuda da kriz yaşıyoruz."
Çiftçi üretimden vazgeçiyor
"Bu ülkenin hala, TÜİK’in bütün zorlamalarına, iktidarın tüm zorlamalarına rağmen 266 Milyon dönüm ekilebilir tarıma arazinin olması gerekiyor. Ne yazık ki 20 yılda 26 Milyon dönüm ekilebilir tarım arazimiz azalmış. Hükümet üst üste ekilmeyen yerleri başkasına kiralayacağım. Peki siz çiftçiye niye ekmiyorsun diye sordunuz mu? Çiftçi üretmeyi neden bırakıyor düşündünüz mü? Kaldı ki nadas alanları 50 Milyon dönümden 26 Milyon dönüme düştü. Bütünde 26 Milyon dönüm azalma var. Bu gerilemeyi gidermek için 13 Milyon dönümlük nadası devreye soktular. Maalesef bu 50 Milyon dönümlük arazinin 15 Milyonu kolay kolay üretime dönmeyecek yapı. Bu kadar tarım alanı üretimden çıktıysa bunun nedeni ne?"
Avrupa çiftçisi isyan etti
"Bugün Avrupa’daki görüntülere bakın: Çiftçiler Brüksel’e üç dört günlük yoldan gelip eylem yaptılar. Niye bürüksel? Brüksel’de tarım mı var? Avrupa çiftçisi AB’yi uyardı. Avrupa çiftçisi tarım politikalarına müdahil olmuştur. Avrupa’nın ithalat yapmasını hazırlayan sözleşmeye tepki olarak Brüksel’in altını üstüne getirdiler. Yanı başımızdaki Yunanistan sınırı traktörlerle kapattı. Avrupa’daki siyasetçi örgütlü, bu sayede kendini koruyacak şekilde siyasete müdahale edebiliyor. Çünkü Avrupa çiftçisi destek alamazsa üretim yapamaz. Bizim ülkemizdeki destek o kadar az ki üreticinin temel çalışmasını etkilemiyor dahi. Türkiye’de üretici desteklenmiyor, çiftçiye sahip çıkan yok. İşte bu zorluğa rağmen Türk çiftçisi üretim yapıyor. Çiftçi hızla tarımdan uzaklaşıyor."
"Hani Avrupa'da birinciydik?"
"Hükümet açıklama yaptı: GSMH’da Dünya’da 7. Avrupa’da 1. sıradayız. Rakamlarla gerçekleri değiştiremezsiniz. Gerçekler net bir şekilde ortaya çıkıyor. Madem biz bu kadar iyi bir yerdeyiz bizim çiftçimizin GSMH’den yararlanması lazım. Örneğin Almanya’ da bir çiftçinin milli gelirden aldığı pay 45 Bin Dolar, Fransa’nın 35 Bin Dolar en düşük alan İtalya 18 Bin Dolar seviyelerinde. Türkiye’de ise bir çiftçinin GSMH’den aldığı pay 5.300 Dolar. Eğer bir kır yahut orman köyündeyseniz bu 2000 Dolara kadar düşebiliyor. Hani Avrupa’da birincilik?"
"Şuan yaşadığımız tam bir çöküştür"
"GSMH’de Dünya’nın ortalaması %76. Çin %124, Hindistan %120, Amerika %170, Bangladeş %176. Türkiye GSMH’de 7 sırada olmasına karşın 14 yılda tarımdaki pay sadece %6. Dünya ortalamasının on katından daha az bir milli gelire sahibiz. Bu küçülme bir rezalettir. Şu an yaşadığımız şey tam bir çöküştür."
"Çiftçinin borcu azalıyor mu?"
"Ziraat Bankası genel müdürü çıkıp beyan veriyor: “Ben çiftçiye kredi veriyorum, hepsini geri ödüyor, çok mutluyum” diyor. Aynı müdüre ve bakanlık yetkililerine soruyorum; Gerçekten borçlarınız azalıyor mu? Çiftçinin borcu azalıyor mu?"
"Çiftçinin yaş ortalaması olmuş 58-60, çitçi ne yapsın. Gençler artık tarlaya girmiyor, kentlerde fabrika çarklarında asgari ücrete talim ediyor. Sosyal güvence için."
"Çiftçinin borcu tam 483 kat arttı. Tüm çiftçinin bankalara tarımsal kredi borcu 1 Trilyon 132 Milyar. Sadece son iki yılda çiftçinin borcu %200 artı."
"Tarımda ithalata bağlı hale geldik"
"Tarımda ithalata bağlı bir ülke olduk. Üretimde kullanılan ilaç, gübre, tohum mekanizasyonun büyük kısmı ithal. Çok görünmez ama çiftçiler bilir, traktöre konulan antifriz ve yağ fiyatlarında ciddi artışlar yaşandı. Hayvancılıkta kullanılan yem 30 Milyon ton civarında. Üzülerek söylüyorum bunun yarısından fazlasını ithal ediyoruz. Soyanın %95’i, mısırın %35-40’ı ithal ediliyoruz. Bir milyon tondan fazla ay çiçeği ve soya küspesi ithal ediyoruz."
Açık konuşalım şu an Türkiye’nin gıda erişiminde kriz var"
"Kriz var ve çok derin. COVİD ve Ukrayna Rusya çatışmasındaki yaşadıklarımız hatırlayalım. Ekranlarda kahramanlık gibi “tahıl koridoru” anlatıldı. Yeniden bunları yaşamayacağımızın garantisi var mı?"
"Çok net söylüyorum, Ukrayna-Rusya gerilimi bittiğinde durum değişecek. Şu an Rusya’ya ağır bir ambargo olduğu için ürün satışı yapmakta zorlanıyor. Bu sebeple Türkiye ucuz ürün alıyor. Amerika’nın baskısı ile neredeyse o ucuz buğdayı da alamayacak hale geldi Türkiye. Amerika’nın baskısı ile doğalgaz ve petrol alımları durduruluyor. Bu savaş bittiğinde kimse Rusya ve Ukrayna’nın ucuz tarım ürünü satacağını beklemesin."
"Ülkemizin üretim maliyeti çok yüksek. Yeterli ve anlamlı destek yok. Bizde sürekli enflasyon yükseliyor. Çiftçinin girdisi sürekli yükseliyor ama ürünün değeri sabit kalıyor."
"Bu bir milli güvenlik meselesidir"
"Hükümet zaman zaman tarımın bir milli güvenlik meselesi olduğunu söylüyor. Elbette buna katılıyoruz tarım kritik ve stratejiktir. Milli güvenliğe bu yıl bütçeden 2 Trilyon 155 Milyon ayırdılar. Helali hoş olsun, milli güvenlik çok önemli bir mesele kimse buna itiraz etmiyor. Fakat bütçede tarıma toplam orman, DSİ dahil, GAP, KSP ve 40 Bin personel maaşı dahil hepsi için ayrılan bütçe 888 Milyar Lira. Sadece tarım bakanlığına ayrılan bütçe 542 Milyar Lira, desteklemeye 168 Milyar Lira. Bu bir tercihtir. Belirli bir zümreye 3.6 Trilyon vergi affı verildi. Bu çiftçiye açıkça” ben sizi kandırıyorum, size doğruyu söylemeyip kandırıyorum” demektir. Hükümet çiftçiye “sözde milli güvenlik meselesi diyorum ama bütçede öyle yapmıyorum” diyor."
"Mehdi Eker veterinerdi, Vahit Kirişçi profesördü ama hiçbirinin tarıma dair karar alma yetkisi yok. Şimdiki bakanın yüzüne de bunları söyledim. Sarayda strateji belirleniyor, Mehmet Şimşek stratejiyi belirliyor, çiftçiye de küçük bir sadaka kalıyor."