CHP Lideri Özgür Özel, TBMM açılışına katılmama nedenlerini anlattı. Özel, "Meclis'e gelip konuşmak bir meşruiyet gerektirir. Meşruiyet milletten alınır. Trump'tan alınmaz. Trump'tan meşrutiyet dilenenlere bizim meclis zeminde meşruiyet kazandırmamızı kimse beklemesin." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamaları şöyle;
Biz 1 Ekim günü geçen sene kendisine oy verenlere hürmeten, makamına hürmeten meclise Cumhurbaşkanı giriyor. Kendisini ayakta karşıladık. Partisi alkışladı. İttifak ortakları alkışladı.
Cumhurbaşkanı anayasadaki yeminine uygun tarafsız bir yaklaşımda bulunmadı. Giderken ayakta uğurlamadık. Ancak Cumhurbaşkanı nasıl karşılanması gerekirse öyle karşıladık. Tam geçen sene bugündü. O günden sonra bir yıl geçti. Sayın Erdoğan 2 Ekim günü Akın Gürle'yi siyasi bir makam olan Bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına atadı. 9'unda göreve başladı. O 30'unda Esenyurt Belediyesi'ne 1 milyon nüfusu Türkiye'nin en büyük belediyesine kayyum atadı. İlk iş. Ardından da Sayın Ekrem İmamoğlu'nun da tutuklanması ve 6 ayı geçkin süredir içeride olması Beşiktaş Belediyesi 2. hedefli ve şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'de 18 belediye başkanının cezaevlerinde tutulduğu milletin iradesinin hapsolunduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçim kurullarının yaparsın dediği kongrelerine maalesef haciz memurlarıyla iradenin haczedilmeye gidildiği akıl almaz bir süreci yaşıyoruz.
16 milyon İstanbullunun üçüncü kez ve açık farkla yetki verdiği kişiye büyük bir hazımsızlık sonucunda Silivri zindanında tutuluyor. Sayın Erdoğan bu suçların hepsinden kendi yargılandı. Bir gün evine polis gitmedi. Bir gün gözaltına alınmadı. Bir gün tutuklanmadı. Yargız kararı kesinleşene kadar görevine devam etti. Burada iddianame yok. Arkadaşlarımız hücredeler. Resimlerine, seslerine tahammül yok. Oysa ki resmen seçilmiş belediye başkanları. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 2 yıl önce yaptığı kurultayına saldırı. İlk kur kongrelerimize saldırı. Binalarımıza saldırı. İl başkanlarımıza saldırı ve bunların bir merkezden yönetilirken Türkiye'de yeniden bir 1 Ekim geldi.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi ne yapsın? Cumhuriyet Halk Partisi gitsin ve yine Erdoğan'a makamından dolayı saygı mı göstersin? Onu ne oturarak ne ayakta karşılayacak bizde kendisine saygı duymamızı gereken bir yılda ne yaptı? Duymamızı gereken kendisinin artık bu görevini meşru görmememizi gereken her şeyi yaptı. Küçücük çocuklarla uğraşıyorlar. 26 yaşındaki çocukları babalarının iftiracılığa zorlamak için hapse tutuyorlar. İftira at diye cezaevine götürdükleri kişinin karısını gözaltına alıp kocasına senin vereceğin ifadeye göre karını da ya tutuklayacağız ya bırakacağız diyorlar. 80 yaşında anneleri perişan ediyorlar hastane bahçelerinde. Ve bu kadar zulme ve haksızlığa karşı efendim Cumhuriyet Halk Partisi. O kapıdan Cumhurbaşkanı olarak girip konuşmasını yapıp çıkmayı bilseydi geçen sene ve bir yıl boyunca görevini anayasal sınırlar içinde yapsaydı elbette kendisini yine dinlerdik. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uymuyor. Anayasada yazdığı yerde AHM kararlarına uymuyor. Mahkeme kararlarına uymuyor. Sonra ben gelip konuşma yapacağım. Sana bu konuşma yetkisini kim veriyor? Anayasa veriyor.
E sen başka sayfalarını yırttığın attın kendi sayfanın yerinde durduğunu nereden biliyorsun? O sayfa da benim gözümde yok hükmünde o zaman. Sen Anayasa Mahkemesi kararlarının olduğu sayfayı tanımıyorum, saygı da duymuyorum diyorsan. Ayrıca meclise gelip konuşmak bir meşruiyet gerektirir. Meşruiyet milletten alınır. Trump'tan alınmaz. Amerika'ya gidip Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi hala görevde. Trump Erdoğan'a çok ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verdi. Bundan sonra her şey güzel olacak işler yoluna girecek diyor. Yoluna giren Amerika'nın dünya kadar kazanımı. Neymiş? Olmayan meşruiyeti veriyor. Hem de cümleye başlarken hileli seçimleri en iyi bu bilir diyor. O yüzden Trump'tan meşruiyet dilenenlere bizim meclis zeminde meşruiyet kazandırmamızı kimse beklemesin. Milletimiz herkes şunu bilir.
Bu insanlar bu millet kavgayı sevmez. Ama insanların evine tapulu evine birileri zorla girmeye çalışırsa herkes evini, çoluğunu, çocuğunu, malını, mülkünü, namusunu korur. Bizim burada namusumuza saldırdılar...