Sevgi, kendi gerçekliği üzerinden baktığımız da tüm canlılar için geçerli olan, saf bir kalple gösterilen yakınlıktır. Sevgi, anlık beğeniler, hoşlanmalar ve arzu durumu, beklentiye cevap bulma gibi gelip geçici hevesler üzerinden tanımlanamayacak ya da bu heveslere sığdırılarak ucuzlatılamayacak kadar kutsaldır çünkü kaynağı ilahidir.
Sevgi, mutluğun, huzurun, sükûnetin kaynağıyken, insanı yorup bitiren negatifliğin yani öfke, kin, haset gibi sonradan edinilen, insanî olmayan özelliklerin yok olma sebebidir. İnsan, sonradan edindiği kişisel beklentiler üstüne çalışan aklıyla bakmak yerine ilahî bir dokunuş ve ikram olan, kalbiyle bakıp görmeye başlayınca, yakınlık kurmaya, saygı duymaya, değer vermeye, önemsemeye, öncelik ve anlayış göstermeye, elden tutmaya, kazanmaya, özlemeye başlar ve affeder.
Seven saygı duyar çünkü saygı duymak, kendimiz için istediğimiz var oluşumuzu rahat ve güven içinde sürdürme hakkını karşımızdaki için de isteyip sağlamak olurken, onu olumlu yönleriyle destekleyip gerekli alanı açarak isteklerimizi dayatmak yerine daha da iyi olması için yapıcı eleştirilerde bulunmaktır.
Değer vermek, maddi isteklere cevap vermek ya da kendi gücümüzü göstermek adına onun tek taraflı maddesel yaşam içinde kaybolmasını sağlamak değildir. Değer vermek, onun için gerçekten ihtiyacı olanlara dikkatini çekip tamamlamasını sağlamaktır. Bu sebeple sevgi bazen onun iyiliği için istemediği halde bir kapı açıp o kapıdan içeri sokmaktır.
Önemsemek, iyiliğini, sağlığını, mutluluğunu, huzurunu düşünerek iyi ve kötü gününde sana ihtiyacı olduğunda yanında bulunmaktır. Seven önemser ve önemsiyen insan sadece kendisini düşünen ve duyarsız kalan değil karşısındakine muhabbet besleyendir. Kendi yaşamına dâhil ederek birlikte karar alandır.
Seven sevgisine ve sevdiğine, yaşam içindeki oluşumlardan, zorunluluklardan, yapılması gerekenlerden sorumluluklarını hiçe sayarcasına, bencil olmaya bahana olarak kullanırcasına değil, sorumluklarını yerine getirirken, kendi bireyliğini onunla güzelleştirerek ben merkezlilikten arınıp birlikteliğe öncelik verendir.
Seven, sevdiğinin bedensel ve ruhsal durumlarını gözeterek, kendi isteklerini bir kenara bırakıp hayatın içinde gerçekleşen değişimlerin etkisiyle önce mevcudu kabul eder sonra elinden tutup doğrunun artması, yanlışın doğruya dönmesi için anlayış göstermeyle kalbiyle kalbine, ruhuyla ruhuna dokunur. Seven de insandır ve her zaman aynı olamaz ama seviyorsa anlayış göstermek adına karanlığa güneş olamasa da bir mum olmayı başarmalıdır.
Sevgi, kişilerin hayatta bulunma durumuyla tanımlanır ve uygulanır. Bazıları sadece kendisini sever. Bazıları karşısındakinde kendisini sever. Bunlar aslında ilahî dokunuş olan sevgi değildir. Sevgi ona ve kendimize hayatı anlamlı kılma hali olan hem tenlerin hem de ruhların birlikteliğiyle kalp mutmainliğidir ve bu hal ancak ortak değerlerde birleşerek, kalp kalbe secde etmeyle mümkündür. Bilinmelidir ki, Rad Suresi 28. Ayeti Kerimede şöyle buyurulmaktadır.
Onlar iman eden ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.