Genel

TBMM Başkanı'ndan alıkonulan Bursa Milletvekilinin de olduğu 3 vekil için yeni açıklama!

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail’in Vicdan Gemisi ve Özgürlük Filosu’na müdahalesini kınayarak, Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün ve Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca’nın da aralarında olduğu 21 Türk vatandaşının derhal serbest bırakılması için her türlü girişimin başlatıldığını açıkladı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail'in 3 milletvekilini alıkoymasına ilişkin olarak, "Gemide 21 Türk vatandaşımız var. En kısa zamanda Türkiye'ye getirilmeleri için her türlü girişimde bulunulmuştur. Ümit ediyorum ki çok kısa bir zaman içerisinde Türkiye'ye getirilecektir." açıklamasını yaptı.

Kurtulmuş, Filistin'deki İsrail ablukasını kırmak için Filistin'e giden Özgürlük Filosu'na Türkiye'den katılan 3 milletvekilinin İsrail tarafından alıkonulmasına TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla tepki gösterdi.

Kurtulmuş; Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün ve Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca'nın da bulunduğu Filistin kıyılarına doğru yol alan Özgürlük Filosu'na uluslararası sularda İsrail tarafından müdahale edildiğini anımsatarak, "Gemide 21 Türk vatandaşımız var, 3’ü milletvekili arkadaşımız. En kısa sürede Türkiye’ye getirilmeleri için her türlü girişimde bulunulmuştur ve ümit ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde Türkiye’ye geleceklerdir" dedi.

"Türkiye, iki devletli çözümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam edecek"

TBMM olarak siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, alıkonulan milletvekillerinin yanında olduğunu göstermek üzere toplandıklarını ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Dün itibarıyla Siyonist rejimin Gazze topraklarında başlattığı saldırıları artık soykırım tabiriyle dahi tanımlamanın çok üstüne çıkmış olan insanlık suçlarının ikinci yılı geride kalmış oldu. Maalesef bu iki yıl içerisinde çok ağır bir insani kayıp bilançosuyla karşı karşıyayız. Gazze’de kaç kişinin öldüğü rakamı konusu bile ihtilaflıdır. 70 bini aşkın insanın şehit olduğu, 150 binden fazla insanın gazi olduğu, hemen hemen insanların tamamının, orada yaşayan 2 milyon insanın yurtlarından uzaklaştığı, tam manasıyla bir ablukanın sürdüğü ve özellikle belki de şimdiye kadar yaşanmış olan soykırımların içerisinde en acılarından birisi açlığın dahi bir silah olarak kullanıldığı bir süreci yaşadık ve yaşıyoruz.

Bu iki yıllık süre içinde sadece İsrail’in Siyonist rejimi bir sınav vermiyor, aynı zamanda bütün insanlık olarak sınav verdiğimizin altını çizmek isterim. Kimileri İsrail’e destek olarak, kayıtsız, şartsız Siyonist rejimin her dediğini yerine getirerek her türlü silah ve siyasi destek sağlayarak bu soykırımın paydaşı oldu. En az Siyonist Netanyahu rejimi kadar ortağı oldu. Bir kısmı sessiz kalarak bu süreci geçiştirmeye çalıştı. Bir kısmı da çok yüksek bir şekilde İsrail’in bu saldırganlıklarını, işledikleri insanlık suçlarını uluslararası camianın gündemine taşıdı. Türkiye olarak biz, hem devlet hem millet olarak bu konuda hemfikir şekilde hareket eden ender ülkelerden birisiyiz. TBMM de halkın sesi, milletin vicdanı olarak, 7 kere bir araya gelerek bu konuyla ilgili İsrail’in saldırganlıklarını, bildirilerini ittifakla kabul etti. Bu çerçevede bugün de ortaya koyduğumuz bu çabanın takdire şayan olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye, iki devletli bir çözümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam ediyor, bundan sonra da devam edecektir.

"Artık çanlar İsrail için çalıyor"

Bu iki yıl içerisinde İsrail bu kadar büyük insanlık suçlarını işlemekle birlikte diğer taraftan da başka bir önemli gelişme gerçekleşti. Artık çanlar İsrail için çalıyor. İsrail, öncelikle Uluslararası Adalet Divanı’nda suçlu bulundu. Önümüzdeki günlerde yine Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ara karar vermesi bekleniyor. Ayrıca BM Genel Kurulu’nda en son İsrail’in katil Başbakanı konuşurken salonun neredeyse tamamının boşalmış olması İsrail için bir başka çandır ve onlar için bir yerde sonun başlangıcını ifade eden gelişmedir. Uluslararası sularda insanlığın vicdanını temsil eden çok sayıda ülkeden, çok sayıda aktivistin bir araya gelerek ortaya koydukları Akdeniz’deki çeşitli ülkelerin limanlarından yola çıkarak Gazze kıyılarına ulaşmak için gayret sarf ettikleri Sumud Filosu’nun eylemidir. Sumud Filosu’nun eylemi sadece birkaç yüz gönüllünün katıldığı bir eylem değil, onların arkasında milyonlarla, on milyonlarla, belki yüz milyonlarla ifade edeceğimiz kendi halklarının desteklerinin de somut bir göstergesidir. Ne yazık ki Sumud Filosu’nun, bir kısmı ufacık deniz araçları olan bu gönüllü sivil toplum hareketine karşı uluslararası sularda müdahale edilmiş, insanlar insani müdahaleye tabii tutulmaksızın maalesef savaş suçlusuyla tutuklu arasında bir muameleye tabii tutularak İsrail’in kuvvetleri tarafından alıkonulmuştur. Çok şükür Türkiye olarak çok kısa süre içerisinde hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızı hem de bu filoda yer alan diğer ülkelerin vatandaşlarını Türkiye’ye getirmek mümkün oldu.

"İsrail’in bu konuda aklını başına almasını tavsiye ederiz"

Şimdi Sumud Filosu’ndan sonra ikinci bir eylem, Vicdan Gemisi ve diğer gemilerle birlikte Gazze’ye doğru yol almakta olan bu gemilere karşı yapılan bu saldırı açık bir şekilde uluslararası hukukun, insancıl hukukun ihlalidir ve asla kabul edilemez, tasvip edilemez. Burada milletvekili arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu, hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için Meclis iradesi olarak diyoruz ki, ‘Bu arkadaşlarımız derhal alıkonuldukları yerden serbest bırakılmalı ve Türkiye’ye bir şekilde ulaştırılmalıdır.’ İsrail’in bu konuda aklını başına almasını tavsiye ederiz. TBMM’de milletvekili olan, zaten uluslararası sularda oldukları için bir koruma altında olan kardeşlerimizin alıkonulması asla kabul edilemez, Türkiye bunu tolere etmez.

Bunun için TBMM’den çok güçlü bir şekilde Vicdan Gemisi’ne yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Bunun ötesinde bir an evvel İsrail’in harekete geçerek en kısa zamanda bu kanunsuz eylemine son vermesini kendilerine uyarıyoruz. Bendeniz de bugün hazırlamakta olduğumuz bir metni bütün uluslararası parlamenter asamblelerin başkanlarına göndereceğim ve dünyanın önemli parlamento başkanlarına da aynı metni göndereceğiz. Böylece artık İsrail’in hukuk tanımamazlık noktasında da sınırları çok aştığını bir kere daha dünya kamuoyuyla paylaşacağız. Sumud Filosu’nda İspanyol, Yunan ve İtalyan milletvekillerinin de içinde olduğu milletvekilleri alınkonulmuş, uluslararası hukuk ihlal edilmiş ve bu çerçevede dünya kamuoyunda ciddi bir infial ortaya çıkmıştır. Bu yaptığı vesilesiyle 3 değerli arkadaşımızın alıkonulmasını asla tasvip etmediğimizi, bunun dünya kamuoyunda ciddi bir infiale neden olması gerektiğinin altını çiziyor, bu konuda da hep birlikte çalışmayı bir tarihi vazife olarak görüyorum.

İsrail, uluslararası alanda ortaya konulacak her bir inisiyatiften korkmaktadır. Çünkü temel bir kural vardır; zalim korkar. Zulmettiğini bildiği, hukuk tanımadığını bildiği, Filistinli masum ve mazlum insanlara karşı her türlü işkenceyi yaptığı için korkmaya devam ediyor. Ancak ne kadar korkarlarsa korksunlar TBMM’den bir kere daha ifade ediyorum ki, nehirden denize kadar özgür bir Filistin devleti mutlaka ama mutlaka kurulacak ve Filistin halkı dilediği sonucu elde edecektir.”