İnsanlık köprüden önceki son çıkışı hızla geçip, sonu uçurum olan köprüye büyük bir zevkle ve hırsla ilerliyor.
Yaşam, insanın var oluş gayesi üzerine olabilmesi için, yaratan yaratıcının yarattığı insana duyduğu saygı ve sevgiden gelen muazzam bir hediyedir.
Yaşam, zaman, mekân ve var olan her zerre her canlısıyla birlikte sürekli ileriye doğru akan nehir gibidir. Nehir bazen durgun bazen hırçın akar ki bu, insanın algısı, kavrayışı, yorumlayışı ve kişisel duruşuyla alakalıdır. İnsanın hiçbir katkısı, fikri, isteği olmadan içine doğduğu yaşam, insana kendisi olma hakkı ve olanakları sunar var oluş gereğince. Bu sebeple yaşamın içine hiçbir isteği olmadan dahil olan insan yine yaşamın içinde kim olmak ve nasıl yaşamak isteğine sahiptir. Babadan olma anneden doğma yaşama giriş yapan insan, babasını, annesini, ailesini, coğrafyasını, ırkını, cinsini seçemez, hazır bulur ama onurlu, adaletli, eğitimli, imanlı olmayı yani insan olmayı seçebilir. Evet insan dediğimiz bilinç irade sahibi olarak gelir ama iradesi ve hizmetiyle insan olabilir çünkü insanlık hazır bulunan değil hak edilen değerdir. İşte yaşam, ne ve nasıl olmak gerektiği üzerine lazım olan olanakları verir.
Yaşam mı değerlidir yoksa yaşamın içinde mevcut bulunan her türlü seçimin kendisine ait araçları mı?
Yaşam mı değerlidir yoksa eşya mı?
İnsanın doğası gereği yaşamsallığının bittiği zaman vardır. Buna, ister yaratanın verdiği ömrün bitmesi diyelim ister biyolojimizden yani anatomimizden kaynaklı hücrelerin artık kendisini yenilememesi sebebiyle diyelim ister başımıza gelecek herhangi bir sebepten dolayı diyelim yaşamın son anlarında değerli olanı bir kenara bırakılarak, değer verip uğruna zamanımızı boşa harcadıklarımızı görünce, asıl önemli olanın yaşamın kendisi olduğunu fark edenlere sormak lazım ne istersin diye? İşte o soruya verilen cevaptır önemli olan ki o cevap yaşamın kendisidir.
Yaşamı, içine dâhil olup insanca bulunarak yaşadım diyebileceğimiz hediye görmek de içinde savrulup değerini bilmeden bulunarak eziyet görmek de bizim elimizde. Bunun gerçekten tarafsız ve yanlı olmadan düşünüldüğünde görülecektir ki parayla hiçbir alakası yoktur çünkü yaşamın değerini, içinde var olanların güzelliklerini görmek ve kendini geliştirmek isteyen ve hizmet eden için her durumda ve koşulda hediye olan yaşamın sunduğu hediyedir.
İnsan yaşam içinde kıymetini bilmeden, kendisine zulmeden zalim olarak zamanını heba ederek bulunur. Bir hediyeyi beğenmemek, buruşturup kenara atmak, üstüne basmak cahillik ve bencillik ispatıdır. Para için, makam için, ego için yaşayarak bunları elde etme adına yaşamın kıymetlisi olan ve bizi onurlu, kültürlü insan yapacak tüm değerli hiçe saymak, hele bir de mevcut konumda yapılan görevi bahane ederek adaletsizlikte, haksızlıkta, çalmakta, yolsuzlukta, görevi kötüye kullanmakta hak iddia etmek, kutsal olan yaşama küfretmektir.