HABER: BURHAN KURTULMUŞ
Zeytin üretiminde son yıllarda yaşanan sert dalgalanmalar, üreticiyi ve sektörü tedirgin ediyor. 2024 yılında rekor kıran üretimin ardından 2025’te ciddi bir rekolte düşüşü beklenirken, gözler alınacak önlemlere çevrildi. Bursa Saati’ne konuşan Bursa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Veli Koç, zeytinciliği tehdit eden risklere dikkat çekerek acil uyarılarda bulundu.
“Zeytincilik 500 bin ailenin geçim kaynağı”
Zeytin üretiminde yaşanan dalgalanmalar üreticiyi endişelendiriyor. Bursa Saati’ne değerlendirmelerde bulunan “Bursa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Veli Koç”, zeytinciliğin Türkiye tarımı açısından stratejik bir sektör olduğunu vurguladı.
Koç, “Zeytincilik Türkiye’de yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını oluşturuyor. İşlenen tarım alanlarının yüzde 3,5’ini kapsayan bu sektör hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük önem taşıyor” dedi.
“Bursa zeytinde ayrıcalıklı bir konumda”
Bursa’nın zeytin üretimindeki yerine dikkat çeken Koç, ilin özellikle sofralık zeytin üretiminde öne çıktığını söyledi.
“Bursa’da ekilebilir alanların yaklaşık yüzde 12’si zeytinliktir. Bölgemiz, kendine özgü çeşitleriyle ve dünyanın en değerli sofralık siyah zeytinlerinden biri olan Gemlik zeytiniyle zeytin yetiştiriciliğinde özel bir yere sahiptir” ifadelerini kullandı.
Bursa’da yıllık zeytin üretiminin yaklaşık 187 bin ton olduğunu belirten Koç, bunun 150 bin tonunun sofralık, 37 bin tonunun yağlık olarak değerlendirildiğini, yağlık zeytinden yaklaşık 7 bin 400 ton zeytinyağı elde edildiğini aktardı.
“2024 rekor yılıydı, 2025 en düşük yıllardan biri olacak”
Son yıllardaki üretim rakamlarını değerlendiren Koç, 2025 yılı için ciddi bir rekolte düşüşü beklendiğini dile getirdi.
“2024 yılında zeytin üretiminde rekor kırıldı. Ancak 2025 yılı, son yılların en düşük rekoltelerinden biri olarak görülüyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri periyodisitedir” dedi.
Koç, TÜİK verilerine göre son yıllarda zeytin üretiminde büyük dalgalanmalar yaşandığını hatırlattı.
“Periyodisite zeytinde en belirgin sorun”
Periyodisitenin zeytin ağacının genetik bir özelliği olduğunu belirten Koç, iklim koşulları ve yanlış tarımsal uygulamaların bu durumu daha da ağırlaştırdığını ifade etti.
“Ağaçlar bir yıl çok ürün verirken ertesi yıl neredeyse hiç ürün vermeyebiliyor. Ağır mahsul yıllarında meyveler küçük kalıyor, sofralık değeri düşüyor. Aynı zamanda bir sonraki yılın sürgün ve tomurcuk gelişimi de baskılanıyor” diye konuştu.
“Ağaç sayısı artıyor ama verim düşüyor”
2000’li yıllardan itibaren zeytin ağacı sayısının hızla arttığını vurgulayan Koç, buna karşın verim kaybının sürdüğünü söyledi.
“Yaşlı ağaçlarda gençleştirme budaması yapılmıyor. İşçilik maliyetleri çok yüksek. Girdi fiyatları, bilinçsiz pestisit kullanımı, genç nüfusun tarımdan uzaklaşması ve tarım alanlarının imara açılması verimi ciddi biçimde etkiliyor” dedi.
“Üretici bezgin, destekler yetersiz”
Üreticinin artan maliyetler karşısında zorlandığını dile getiren Koç, tarımsal desteklerin yeterli olmadığını vurguladı.
“Çiftçi üretimden uzaklaşıyor ya da masraflarını kısmaya çalışıyor. Bu da doğrudan verim kaybına yol açıyor. Üretici yaptığı işten bıkmış durumda” ifadelerini kullandı.
“Rekolte kaybı kader değil”
Çözüm çağrısında bulunan Koç, doğru bakım uygulamalarıyla periyodisitenin azaltılabileceğini söyledi.
“Başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere yerel yönetimler ve meslek örgütleri acilen harekete geçmelidir. Zeytinde rekolte kaybı kader değildir. Zamanında alınacak önlemlerle üretici de ülke ekonomisi de kazanır” dedi.