Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Adana İl Başkanı Tamer Dağlı ve partililerle görüşmesinde yaptığı konuşmada, Eskişehir'deki yangında 5'i orman işçisi ve 5'i AKUT çalışanı 10 kahramanın cansiparane mücadele verirken şehit olduklarını anımsatarak, yaşananların Türk milletini derinden üzdüğünü söyledi.
Şehitlerin cenazelerinin Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı'na götürüldüğünü hatırlatan Tunç, kimlik tespitiyle ilgili çalışmalar yapıldığını bildirdi.
Yaralı orman işçilerinin tedavilerinin iyiye gittiğini dile getiren Tunç, yangınlarla ilgili soruşturmaların da devam ettiğini belirtti.
Tunç, orman yangınlarının son zamanlarda arttığını ifade ederek, "Yangının çıkış nedeni genelde ihmalden kaynaklığı yönünde genel bir kanaat var. Hepimiz dikkatli olmalıyız. Yangınların çıkmaması ve çıkan yangınların söndürülmesi konusundaki hassasiyetimizi sürdürmeliyiz. Giden canlarımıza üzülüyoruz, bundan sonra bu acıları yaşamamamız için de gerekli tedbirleri almak durumundayız. Orman teşkilatımız, Sayın Bakanımızın koordinatörlüğünde, yangınlarla mücadelede büyük bir çaba içerisinde. Onlara kolaylıklar diliyoruz. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz." diye konuştu.
"Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar değil, mahkemelerdir"
Bakan Tunç, Türk yargısına yönelik eleştirilere değinerek, şöyle konuştu:
"Yargımız, 25 bin hakim ve savcımız gece gündüz çalışıyorlar. Verdikleri kararlar içerisinde hatalı kararlar olabilir ama onu düzeltme imkanı yine yargı içerisinde var. İstinafı var, temyizi var ama günlük bazı soruşturmalardan yola çıkarak, özellikle dosyanın içeriğiyle ilgili hiç bilgi sahibi olmadan bu soruşturmaları 'siyasi soruşturmaymış' gibi okuma, algı çalışması yaparak hakim ve savcılarımızı karalamak, onları tehdit etmek hukuk devletinde olacak şeyler değil. Eğer bir iddia karşısında cumhuriyet savcısı bir soru soruyorsa sen delillerini savcılığa ve mahkemeye sunarsın, kendini savunursun. Masumiyet karinesi var. Hiç kimse peşinen elbette ki suçlu ilan edilmiyor ama siz dosyanın içeriğini bilmeden sadece yargıyı etkilemeye ve vatandaşlarımıza yönelik yargı mensuplarıyla ilgili olarak karalama yaparsanız, bu hukuk devletinde olmaz. O nedenle savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür. Sabırla, körü körüne sahip çıkmak değil. Eğer o suçlamalarla ilgili olarak varsa deliliniz, onları ortaya koyarsınız."