Politika

İmamoğlu'nun diploma davası: Duruşma 8 Aralık'a ertelendi

Ekrem İmamoğlu lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin bugün ikinci kez hakim karşısına çıktı. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti duruşmayı 8 Aralık'a erteledi.

Ekrem İmamoğlu, üniversite diplomasının usulsüz olduğu iddiasıyla açılan ceza davasında ikinci kez hakim karşısına çıkıyor.

Silivri'deki Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülecek duruşmanın saat 11.00'de başlaması bekleniyordu. Ancak yaşananlar nedeniyle duruşma 14.00'te başlayabildi. İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın duruşmaya katılması engelledi.

Avukatlar duruşma salonunun daha büyük bir salona alınmasını talep etti. Duruşmanın başlamasına dakikalar kalmasına karşın basın mensupları, avukatlar ve milletvekilleri hâlâ salona alınmadı. Öte yandan duruşma salonu dışında duruşmayı izlemek isteyen yurttaşlar barikatı zorladı.

Duruşmayı izlemeye gelen avukatlar da içeri alınmadı. Avukatlar “burası duruşma salonu içeri girmemizi nasıl engellersiniz” diyerek tepki gösterdi.

Bir avukat binaya girmeye çalışırken baygınlık geçirdi. CHP’nin avukatı Çağdaş Çağlayan, “Yaptığınız da aldığınız emir de kanunsuz” diye tepki gösterdi.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, duruşmanın büyük salona alınmasına ilişkin mahkeme başkanı ile görüşmek için içeri girdi.

Özgür Çelik, salon eğer değişmezse avukatların duruşmaya katılmayacağını ifade etti. Çelik, "Salon değişikliğini talep ediyoruz. 50 kişilik salonda olmaz bu işler. Burada 15 buçuk milyon oy almış cumhurbaşkanı adayı yargılanıyor" dedi.

HAKİM SALONDAN AYRILDI

Duruşma salonun önünde yaşananlarla ilgili Dilek Kaya İmamoğlu, “Bizim duruşmalarımız kalabalık geçiyor? Neden küçük salona alındı?” sorusunu yöneltti.

Hâkim, “Cuma günü 1 No’lu salonda teknik aksaklık olduğu bildirildi ve tutanak gönderildi. Cuma günü bu mahkemeye bildirilmiş. Benim izinli olduğum gün hakim, bu salonu yazmış. Küçük salona gelsin, aile gelmesin, karmaşa çıksın; biz bunu istemeyiz. Ailenin ve basın mensuplarının alınmaması gibi bir durum yok. Geçen duruşma suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık. Uyarımıza gerek kalmadan ses ve görüntü alınamayacığını herkes biliyor. Sanığın da lehine bir şey değil bu. Alkış vs. oldu, gereğinde kestim, müdahale de etmedim. Duruşma esnasında kimsenin hakkını kısıtlamamaya özen gösterdim. Basın mensupları alınmadıysa bilgi alacağım, uyarılarımı yapacağım. Duruşmaya başlayamıyoruz.” dedi.
Bu sırada hakimin “İçeri alınmama talimatını ben vermedim” demesi üzerine CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, jandarmaların yanına giderek “Komutanım size bu talimatı kim verdi” diye sordu. Bir süre sonra da gerginliğin artması üzerine hakim salondan ayrıldı. Daha sonra geri geldi.

İMAMOĞLU'NDAN DURUŞMAYA KATILMAMA KARARI

İtirazların ardından duruşma 4 nolu salondan 2 nolu duruşma salonuna geçti. Salonun değişmesinin ardından dışarıdaki avukatlar içeri alınmaya başladı.

Duruşma 2 saatlik gecikmeye rağmen hâlâ başlamadı. Yaşanan gerginlik ve gecikme nedeniyle İmamoğlu ve avukatları duruşmaya katılmama kararı aldı.

İmamoğlu ailesi, avukatlar ve vekiller duruşma salonunu terk etmeye başladı.

HAKİM VE AVUKATLAR ARASINDA GERGİNLİK

Hakim, "Her şeyi şart koşarak mı halledeceksiniz? Neyi kötüye kullanıyorsunuz meslektaşlarım? Öteki salonun yetersiz kaldığını gördük, yer değiştirdik. Makul bir çözüm getirdik. Ben sanığı alacağım duruşmaya. Kim bu kitleyi yönlendiriyor bilmiyorum. Kimsenin hakkı engellenmiyor” diyerek devam etti: "Sanık müdafilerinin gelmesini istedim. Bu salonu hazırlamak zorunda kaldığımız için saat 13.00 oldu. Öteki salonu yerinde gördüm olmayacağına karar verdim ve 2 No’luya taşıdık. Bugün yaşananları şaşkınlıkla izliyorum. Daha ne yapmamız gerekiyor."

Avukatlar dışarıda barikat konulmasını ve içeri alınmamalarına tepki gösteriyor. Bir avukat, "Burası Silivri Duruşma Salonu. Buraya alınmak zorundayız. Buraya her girmeye çalıştığımızda ‘Emir aldık’ denildi. Bu emri kim verdi. Arkadaşlarımız tüm bu şartlar altında duruşmaya katılmama kararı aldı. Biz de buna destek çıkıyoruz. Hakim Bey bu karar sizinle ilgili değildir. Madem bu kadar kolay salon değişebiliyorduk neden başından bu salon tahsis edilmedi? 3 meslektaşımız dışarıda çıkan arbedede bayıldı. 30 arkadaşımız bize söz verilmesine rağmen salona hâlâ alınmadı. Bunun üzerine duruşmaya katılmama kararı alındı" dedi.

HAKİM, İMAMOĞLU'NUN GETİRİLMESİNİ İSTEDİ

Hakim ise, "Salonları hazırlamak uzun sürüyor. Yazı yazıyoruz, SEGBİS ayarlanıyor. Biz burada iletişim eksikliği yaşıyoruz. 4 nolu salonun maksadı içeri kimseyi almamak değildi. Biz savunma kapasitesi kadar kişi içeri alıyoruz. Burada tüm sorumluluk bana ait, bizzat inisiyatif alarak hareket ediyorum. Beni yanlış anlamayın bu bir lütuf değil. Mahkemeden beklenen nedir anlamadım. Duruşma salonunu terk etmek, dışarıdaki önlemleri protesto etmek için mahkemeyi protesto etmeyi anlamıyorum" şeklinde yanıt verdi.

İMAMOĞLU KATILDI

Hakim devamında, "Dışarıda tedbirlerle ilgili benim bir yetkim yok. Duruşma günü bulmakta zorlanıyoruz, buraya gidip gelmekte zorlanıyoruz. Lütfen müdafiiler lütfen buraya gelsin. Eğer gelmezlerse sanığı buraya çağırır dinleriz. Eğer gelmezlerse burada hazır olan müdafiilerle delilleri tartışırız" diyerek İmamoğlu'nun duruşmaya katılmasını istedi.

Bunun üzerine İmamoğlu duruşmaya katıldı. İmamoğlu salona alkışlar eşliğinde girdi. Duruşmaya avukatlardan sadece Nusret Yılmaz katıldı. İmamoğlu'nun gelmesinin ardından salonu terk eden CHP'liler de geri döndü. Ancak İmamoğlu'nun ailesi salona dönmedi.

İmamoğlu salona döndükten sonra mahkeme başkanı şu konuşmayı yaptı: “Burada yersiz şeyler yaşandı. Mahkeme en uygun salon olan 1 No’luyu yazılı olarak istedi. Ancak cuma günü öğleden sona bildirilen teknik aksaklık bildirildi. Ben izindeyken 4 nolu salon tahsis edildi ancak kapasite olarak yeterli olmadığını yerinde gördük ve 2 No’luya geçilmesine karar verdim. Geçen duruşma burada görüntü alındı. Bunun alınmaması gerektiğini herkes biliyor. Sanığın da böyle bir görüntü verme beklentisi yok. Buranın kurallarına herkes uymalı. Bu uyarıyı o gün avukat meslektaşlarımıza hakaret saydığım için yapmadım. Ancak avukat meslektaşımızın bu görüntüyü aldığını daha sonra yaptığımız incelemelerde gördük. Zannediyorum ki 4 No’lu salon seçimi bu nedenle isabetliydi ama kapasite olarak yetersizdi. Dışarıda salon hazırlanırken yaşananlar mahkemeyi hedef göstermektir. Duruşmayı katılmayı reddettiler, bırakılan dilekçeyi henüz inceleyemedik. Aile kalmayı reddetti ve gitti. Tüm bu yaşananların sanığa ne katkısı var” ifadelerini kullandı.

11.00'de başlaması gereken duruşma ancak 14.00'te başlayabildi. İmamoğlu savunmasına başladı.

İMAMOĞLU VE HAKİM ARASINDA TARTIŞMA

“Takdir edersiniz ki sizin yaşandığınız çemberin dışında yaşananlar, burada bulunamayan misafirlerim başta olmak üzere avukatların burada olamaması, bununla ilgili yapılan şikayetler bulunuyor" diyen İmamoğlu şu ifadeleri kullandı: "Bu gerçeğin bir parçası da avukatım Mehmet Pehlivan’ın benim adil yargılanma hakkımın elimden alındığı şekliyle tutuklandığını düşünüyorum. 8 aya yakın bir süredir bir yargı tacizi altındayız. Sabahın karanlığında evlere baskın yaparak suçsuz olan insanların masumiyet karinelerinin ihlal edildiği bir süreçteyiz. Salonun 4 No’luya alınması bize bildirilmedi. Bu nedenle buraya gelen onlarca kişi ve avukat içeriye giremedi. Aralarında benim 3 avukatım içeriye giremedi ve onlar giremeden benim burada savunma yapmam mümkün değildi. Onların yokluğunda savunma yapmak istemiyorum.”

Hakim ise “Burada avukatınız bulunuyor. Burada yaşanan her şey herkesin gözü önünde yaşandı. Avukatların önce alınmasını istedim, onları duruşmayı davet eden tutumu mahkeme ısrarla sürdürdü. Meslektaşlarımızla iletişim zemini kurduk” dedi.

İmamoğlu ise hakime şöyle cevap verdi: “Olabildiğince sakin konuşmaya çalışıyorum ben tutuklu yargılanan birisiyim ve yüce Türk mahkemesine duyduğum saygı ile konuşma yapmaya çalışıyorum çünkü söylemek istediklerim çok fazla. Salonun değişeceğinden 2 saat önce haberdar oldum. Bana 12.30’da yeni salona geçildiği söylendi ama o sırada kargaşa sürerken diğer 3 avukatımın buradan ayrıldığını öğrendim. 2 saatten fazla durduğum nezarathene o kadar süre tutulacak yer değil. Ben Türkiye’nin gelmiş geçmiş en absürt davasının muhattabıyım. 35 yıl önce yaptığım geçiş, kurumlar arası yapılan yazışmalar ortayken bunun yargılanmasına dönen absürt bir yargılama ile karşı karşıyayız. Daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum, ki keza siz yıllık izninde olmanıza rağmen salon ayarlama işleri ile uğraştınız bu da değerli. Ama tüm dünyada dalga geçilen düzeydeki bir davada ben ve avukatlarım salon değişikliği ile ilgili daha önce bilgilendirilmeliudik. Tek bir avukatım ile savunmamı yapmak istemiyorum, bu bir ekip işi çünkü. Bu nedenle bu yargılamanın ertelenmesini talep ediyorum.

"10’a yakın mahkeme ile muhatabım" diyen İmamoğlu şmyle devam etti: "Bunların her birisinin adı ne olursa olsun çelişkili şekilde yürütüldüğü ortadadır. Büyükçekmece’de yargılandığım bir davada duruşmaya katılma talebim başta olumlu, sonra ise bunun sağlanamayacağı, SEGBİS ile bağlanmama karar verildi. 1100 gün oldu mütalaa verilmedi. Benim Büyükçekmece’ye katılmam engelleniyor, anayasada yüz yüze ilkesi var. Siz buraya göçebe gibi çağlayandan geliyor burada yaşanan sorunları düzeltmekle uğraşıyorsunuz. Burada sadece Türkiye’nin değil dünyaın birçok yerinden kişinin ilgisini çeken yargılamalar silsilesi yaşanıyor."

Hakim ise “Mahkemeye tutumunuzda olumsuzluk görmüyorum ama makul da bulmuyorum. Müdaffiniz de buradayken duruşmanın görülmesi gerekiyor ama sizi savunma yapmaya zorlayamayız” dedi.

Ardından söz alan Avukat Nusret Yılmaz ise şunları söyledi: “Kamuoyunun merak ettiği, cumhurbaşkanı adayının diplomasının iptaline ilişkin duruşmanın ilgi göreceği tahmin edilebilir. Ancak küçük bir salona alınması, sonra değiştirilmesi ve avukatların alınmaması ve buna dair dışarıda arbede yaşanmasına yönelik tepki gösteriliyor şu an. Avukatların duruşmamaya gelmemesi mahkemeye yönelik bir tepki değildir. Biz savunmayı bir bütün olarak hazırladık bu nedenle duruşma salonuna giremeyen arkadaşlarımızın verdiği dilekçe ile delillerin incelenmesini bir başka bir duruşmada gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.”

Yılmaz, davanın diğer avukatları ile birlikte savunmayı yapmak için süre talep etti

Savcı, “İdare mahkemesindeki davanın sonucunun beklenmesini talep ediyoruz” dedi.

Talepleri dinleyen mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi.

"İVEDİLİKLE DURUŞMA TERTİP EDİLMESİNİ İSTİYORUM"

İmamoğlu: “Tümüyle absürt bir davaya dönüşmüş olan bu davada olmayacak şekilde iptal edilen bir diplomaın bekletici unsur olarak değerlendirilmesini yanlış buluyorum. Bu nedenle ivedilikle bir duruşmanın tertip edilmesini istiyorum.”

Aranın ardınan duruşma tekrar başladı. İmamoğlu ayakta alkışlarla karşılandı.

Mahkeme ara kararında, delillerin ve belgelerini tartışılmasına bir sonraki duruşmada devam edilmesine karar verildi.

Duruşmanın 2 veya 3 nolu duruşma salonunda görülmesine hükmedildi. Savcının talebinin bir sonraki duruşmada değerlendirilmesine karar verildi. Duruşma 8 Aralık 2025’te 11.00’e ertelendi.

İLK DURUŞMADA İDDİANAME ÖZETLENMİŞTİ

12 Eylül'deki ilk duruşmada hakim tarafından iddianame özetlenmişti. Dava ara kararla 20 Ekim Pazartesi gününe ertelenmişti.

İstanbul Üniversitesi, 18 Mart'ta İmamoğlu'nun diplomasını iptal etmişti. İmamoğlu diplomayı iptal etme kararı ile ilgili yetkinin sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu'nda olduğunu savunmuştu.

İDDİANAMEDEN

İddianamede, İmamoğlu'nun Kıbrıs'ta öğrenim gördüğü Girne Amerikan Üniversitesi'nin (GAÜ) 1990 yılında YÖK tarafından tanınan bir üniversite olmadığı belirtildi.

O yıllarda Kıbrıs'ta faaliyet gösteren kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin tanındığı, ancak "yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı" iddia edildi.

İddianamede, İmamoğlu'nun "resmi belgede sahtecilik" suçunu "zincirleme şekilde" işlediği savunuldu.

İddianamede, yatay geçiş için gerekli evrakın "şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte" olduğu iddia edildi.