Mali baskılar, artan faiz giderleri, demografik değişimlerden kaynaklanan sağlık hizmetleri maliyetlerindeki artış, savunma harcamalarındaki yükseliş ve doğal afetler ile iklim değişikliğinden kaynaklanan ekonomik kayıpların artmasıyla daha da şiddetleniyor. Tüm bunlar gelişmiş piyasalarda uzun vadeli borçlanma maliyetinin artmasına katkıda bulunuyor.
Bu ülkelerde artan popülizm, sık kabine değişiklikleri ve hükümet değişimleriyle birleşince, politika yapıcıların son yıllarda artan kamu borcunun seyrini düzeltmek için gereken zorlu kararları alması giderek zorlaşıyor.
Söz konusu ülkelerde 2008 finansal krizi, avro krizi, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi dönemlerde tercih edilen çözümün daima yeni borçlanma olması dikkati çekiyor.
Bu arada, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) blog sitesinde küresel borçlara ilişkin yayımladığı 17 Eylül tarihli analize göre, küresel kamu borcunun Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYH) oranının bu yıl 2,8 puan artarak yüzde 95,1'e çıkması bekleniyor.