Önder'in AKM'deki cenaze töreni sonrası protokol kapısından çıktığı sırada saldırıya uğrayan CHP lideri Özel şunları söyledi:
"SIRRI SÜREYYA GEZİ'DE DOZERLERİN ÜZERİNE ATLAMIŞTI"
1 Mayıs gününün yoğunluğu ve telaşı içinde ozanımız Yavuz Top'un cenazesine katılamamıştım. Bugün bir taziye yapmak üzere buraya geldik, aileyi ziyaret ettik. Benim yatılı okul günlerimden itibaren kasetlerini değiş tokuş yaptığımız çok sevdiğimiz, Dikili Festivali'nde 14-15 yaşlarında tanıştığımız bir ozanımızdı. Sadece sazı, sözüyle değil, siyasete kattığı yorumlarla çok kıymetli bir ismi kaybettik.
Bugün malum Sırrı Süreyya Önder, çok değerli dostumuzun cenazesi için AKM'de törene katıldık.
Şunu kaydetmek lazım, Gezi Parkı'nda ağaçlara dozerler yürüdüğünde hepimiz evimizdeyken ilk önüne Sırrı Abi atlamıştı. Gezi Parkı'ndaki ağaçlar kesilecek yerine topçu kışlası yapılacak. Kültür merkezi yıkılacak, yerine AVM yapılacak. O gün Sırrı Süreyya Önder orada olmasaydı, bugün uğurladığımız AKM'nin önünde AVM olabilirdi.
O sürecin sonunda bugün hepimiz yerine Silivri'de olan Tayfun Kahraman, Kavala, Can Atalay bu arkadaşlarımız gerekli görüşmeleri yapıp bu ağaçlar kesilmeyecek, o kışla yapılmayacak, AKM yıkılmayacak, yıkılsa da yerine Kültür Merkezi yapılacak deyip Gezi'deki çok genelin barışçıl refleksini o süreçte yönettiler ve o işin başında Sırrı, sonunda da Sırrı Süreyya Önder'in cenazesinde olmak için can atan ama Silivri ve Bakırköy Cezaevi'nde yatan 5 arkadaşımız var.
ÖNDER'İN KIZININ KONUŞMASI
Sonra bugün Ceren'i tek kızı olan bir baba olarak, gırtlağım düğümlenerek göz yaşlarımı tutamayarak dinledim.
Bugün kim konuştuysa barış dedi, kardeşlik dedi. Yavuz Top bu sürecin sonuçlanmasını, Türkiye'de artık annelerin ağlamamasını ümit ederek son günlerinde hep bunları konuşarak geçirmiş.
Bugün barışın konuşulması lazım, Bugün Türkiye'nin hem terör sorunundan kurtulmasının hem demokratik açılımlarla Türkiye'deki tüm hak ihlallerinin son bulması lazım.
"SALDIRIYI SİYASET KURUMUNA YAPILMIŞ BİR SALDIRI OLARAK GÖRÜYORUM"
Tüm tutsak siyasetçilerin dışarıda olması lazım. Birileri bu konuşulsun istemediği için, bugünkü o saldırının gerçekleştirilmesine ön açtılar, yol verdiler. Bir süredir hem tehditler alıyoruz, hem istihbari değerlendirmeler yapılıyor. Konya'da yaşananlar vs. hepsi ayrı ayrı.
Buradan tek bir şey rica edeceğim, Sırrı Süreyya Önder'in, böyle bir barış güvercinin aramızdan uçup gidişinin gündeminin önüne bu saldırganın yaptığının geçmemesi lazım.
Olay olduktan sonra eşimi, annemi, kızımı arayıp devam ediyorum dedim. Kızım çok merak edince bir 10 dakika onun yanına uğrayıp programımıza devam ediyoruz.
Bu partinin genel başkanlarına suikast girişimleri oldu.
Atatürk'e oldu, İnönü'ye oldu, Ecevit'e oldu, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na oldu. Genel başkanlar hapse kondu, linç girişimi oldu. Burada bir sürü kirli bilgi uçuşuyor.
Sayın Cumhurbaşkanı'ndan, bakanlardan, siyasi partilerin genel başkanlarından arayıp kınıyor herkes. Ben de bu saldırıyı siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı olarak görüyorum.
Sivil siyaseti savunmak, şiddeti dışlamak ve birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz.
Şu kadarını söyleyelim, kutuplaşmanın, keskinleşmenin kimseye faydası yok.
Hiç kimseye bir kızgınlığım, küskünlüğüm yok. Bu vakitten sonra saldırılar bizi yıldıracak olsa CHP'nin Genel Başkanlığı'na talip olmazdık.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN VERDİĞİ SIRRI AÇIKLADI
Sırrı Süreyya Önder'in bir emaneti var onu söyleyeyim; Bana geldi dedi ki bir gün, "şu son filmi izledin mi?" dedi, "Hangi film" dedim.
Dedi ki, "Bir Cumhuriyet Şarkısı. İzle hatırım için" dedi. "İzlemez olur muyum, izleyeceğim" dedim. Ekrem Başkan'la o günlerde yeni tutuklanmış Ahmet Özer'in kızı ve oğluyla İstanbul İl Başkanımız, MYK üyelerimiz ve Gençlik Kollarımızla bir sinema salonu dolusu yerde izledik. Sonra, "beğendin mi?" diye sordu bir araya geldik.
Sonra, "beğendin mi?" diye sordu bir araya geldik. Dedi ki, " Ben ölene kadar bu sır sana emanet. O filmin senaryosunu ben yazdım" dedi.
"Abi niye söylemiyorsun" dedik. O zaman 1 Ekim'den önceydi, "filmdekilerin emeğine yazık olur" dedi. O gün bugündür o sır bendeydi.
"Niye bana emanet ettin dedim" dedim. "Atatürk'ü anlatıyor film, o partinin ilk genel başkanını ben anlattım bunu da son genel başkanına emanet edeceğiz herhalde" dedi.
Ben böyle duygular içerisindeyken atılan o yumruk bize değmez, canımızı da yakmaz. Azmimizi artırır"
"ERDOĞAN'IN SÖZÜNÜ GERİ ALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Özel, saldırganın suç kaydına ilişkin bilgisi olduğunu kaydederek siyasetteki telef polemiğine ilişkin şunları söyledi:
Birileri böyle şeyler yapacaksa, huzuru kaçıracaksa, bir provokasyon yapacaksa, suçu birilerini sırtına yıkacak bir şey yapacaksa zaten böyle birini bulup yapar, bunu biliyoruz. Mutlaka bir azmettireni vardır. Bugün DEM Parti'nin milletvekilinin, Türkiye barışa kavuşsun diye, terör sorunu bitsin diye ömrü boyunca emek sarf etmiş birinin cenazesinde bu olduğuna göre bu süreçten rahatsız olanlar, bu süreçte suçu başkalarının üzerine yıkmak bir şeyler yapmıştır. O araştırılır, çıkar bulunur. Biz bir bütün olarak güçlü durmak durumundayız. İşte o zaman o yumruğu attırmaya çalışana prim vermiş oluruz.
Ben telef meselesi üzerine söyleyecek bir şey yok.
Ben geçmiş olsun telefonunu kale alıp telef sözünün de geri alındığını düşünüyorum.
Sandığı boşa çıkarmaya çalışanlara karşı demokratik mücadelemizi vereceğiz.
Atılan yumruk siyasette şiddeti savunanları mahçup eder, siyasette söze önem verenleri siyasetinin normalinin siyasetçilerin birbirini araması gerektiğini savunan bizi haklı çıkaran bir süreçtir.