Söz konusu yangının, orman yangınlarına müdahale sistemindeki ciddi eksiklikleri bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Pala, 3 bin hektardan fazla ormanlık alanın yanmasının kamuoyunda büyük bir üzüntü ve endişe yarattığını belirtti. “Bu yıl Ağustos ayı itibarıyla ülkemizde yangınlar nedeniyle kaybedilen ormanlık alan 64 bin 500 hektara ulaştı. Bu rakam, 2024 yılının tamamında kaybedilen 27 bin 500 hektarlık alanın iki katından fazla” sözleriyle orman yangınlarının ülke genelinde büyük bir sorun oluşturduğunun altını çizdi.
Pala ayrıca, orman yangınlarının çevre sağlığının yanı sıra insan sağlığını da olumsuz etkilediğini, yangınlardan kaynaklanan hava kirliliğinin kalp ve akciğer hastaları için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti ve yangından sonra Kestel ve çevresinde hava kirliği artışına dikkat çekti.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından, solunan havada 24 saatlik sınır değeri metreküpte 45 mikrogram olarak belirlenen Partikül Madde (PM10) derişimi, Kestel’de orman yangınlarından sonra sınır değerin dört katından fazla olmak üzere, metreküpte 202 mikrogram olarak ölçülmüştü.
Hava kirliliğine, özellikle de partikül maddelere maruz kalmak bulaşıcı olmayan hastalıklar açısından önde gelen risk etmenlerinden biridir. Hava kirliliği özellikle doku beslenmesinin bozulması, kalp krizi, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı ve kanser açısından risk etmenidir. Çocuklar, özellikle beş yaşın altındakiler ve yaşlı insanlar hava kirliliğine karşı savunmasızdır. Astım, solunum yolu hastalıkları, kalp/damar hastalıkları gibi süreğen hastalıkları olan kişiler sağlık açısından daha büyük risk altındadır. Hava kirliliği ve özellikle de partikül maddeler Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı bir kuruluş olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından akciğer kanseri nedeni olarak sınıflandırılmıştır.
Yetkili bakanlıklar ne yapıyor?
Meydana gelen kazalar nedeniyle biri itfaiye eri olmak üzere dört kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Pala, orman yangınlarına müdahalenin daha güvenli ve etkili yapılmasının zorunlu olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Kayıhan Pala, soru önergesinde orman yangınlarına gece müdahale kapasitesindeki eksiklikleri de eleştirdi. Bakan İbrahim Yumaklı’ya, Bursa’da yaşanan orman yangınlarına neden gece görüş özelliği bulunan helikopterlerle müdahale edilemediğini ve bu nedenle önlenebilir hasarın ne kadar arttığını sordu. Ancak Bakan Yumaklı, Anayasa’nın 98. maddesine göre on beş günlük yasal süre dolmasına rağmen bu önergeye yanıt veremedi.
“Kamuoyunda orman yangınlarının kasıtlı olarak çıkarıldığına ilişkin ciddi kuşkular var!”
Uydu görüntülerinde Gürsu ve Kestel bölgelerinde eş zamanlı yükselen dumanların, yangınların kasıtlı çıkarıldığına ilişkin olarak kamuoyunda kuşku uyandırdığını ifade eden Pala, soru önergesinde yangınların çıkış nedenlerinin ayrıntılı biçimde incelenmesi çağrısında bulundu. Ayrıca, Harmancık’taki yangının geçmişte FETÖ bağlantısı nedeniyle hakkında işlem yapılmış bir kişi tarafından çıkarıldığı haberlerinin medyada yer aldığını hatırlatarak, Bakanlık’tan bu konuda açıklama talep etti. Kasıtlı yangın ihtimalinin yanı sıra iklim krizi ve aşırı sıcakların etkisine de dikkat çeken Pala, Bakanlıktan, orman yangınlarının riskini azaltmaya yönelik etkili bir eylem planı hazırlamasını istedi.
“Gece görüş özellikli helikopterler neden kullanılmadı?”
Soru önergesinde Bakanlığın yangına müdahale kapasitesi ve donanımına geniş şekilde değinen Pala, son on yılda itfaiye araçları, uçak ve helikopter sayılarındaki değişimi sorguladı. “Bakanlık, 2022 yılında envanterine 10 adet gece görüş özelliğine sahip yangın helikopteri katacağını açıklamıştı; ancak Bursa’da çıkan yangınlarda bu helikopterler kullanılmadı. Neden kullanılmadı? Bakanlık bu konuda açıklama yapmalıdır,” dedi. Ayrıca, Bakanlığın gün doğumuyla birlikte hava müdahalelerine başlanacağını açıklamasına karşın, havanın 05.30’da aydınlanmasına rağmen helikopterlerin ancak 07.30’da havalandığını kaydeden Pala, orman yangınlarına müdahalenin neden geciktiğine ilişkin de yanıt istedi.