Cumhurbaşkanlığı kaynakları Aydınlık'a yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'nın silah bırakma ve kendini feshetme sürecine ilişkin kritik detayları paylaştı. Kaynaklar, sürecin üç ana aşamada ilerlemesinin planlandığını bildirdi: Silahsızlanma, PKK unsurlarının tasfiyesi ve entegrasyon (bütünleşme).

SİLAHLARIN ENVANTERİ TAMAM, HEDEF 4-5 AY

Edinilen bilgilere göre, terör örgütü PKK'nın elindeki tüm silahların envanteri çıkarıldı. Silahların imha yöntemleri planlanıyor. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, silahsızlanma sürecinin mümkün olan en kısa sürede, 4-5 aylık bir zaman diliminde tamamlanmasının hedeflendiğini vurguladı. Kaynaklar, bu sürenin diğer ülkelerdeki benzer süreçlere kıyasla çok daha kısa olduğuna ve bunun Türkiye'ye özgü bir üstünlük olarak değerlendirildiğine işaret etti.

HOZAT'IN KATILIMI VE KADROLARA YÖNELİK PLANLAMA

Sürece mesafeli olduğu bilinen terör örgütü PKK'nın önde gelen isimlerinden Bese Hozat'ın da gelerek silahını yakması, süreç açısından anlamlı bir gelişme olarak yorumlandı. Yeni silah yakma törenleri planlanmıyor. Terör örgütü PKK'nın orta ve alt düzey kadrolarının Türkiye'ye dönüşü öngörülüyor. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, infaz düzenlemesi ile silah bırakan kişilerin hukuki durumlarının hızla netleştirileceğini belirtti. Bu kapsamda serbest kalacaklar olabileceği gibi, kısa süreli cezaevi yatışları da söz konusu olabilecek.

"MÜNFESİH ÖRGÜT" HUKUKİ ÇALIŞMASI

Af çıkarma girişimlerinin "eşitlik ilkesi" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nden dönme ihtimali bulunuyor. Ancak, terör örgütü PKK'nın "münfesih örgüt" (kendini feshetmiş örgüt) statüsünün, hukuken diğer örgütlerden ayrıştırılarak farklı düzenlemelere imkan tanıyabileceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. TBMM'de kurulan komisyonun özellikle "entegrasyon" aşamasında aktif rol alması bekleniyor. Kaynaklar, komisyonun Türkiye'nin gelecek vizyonu ve demokratikleşme adımları için önemli bir zemin oluşturabileceğini ifade etti.

TÜRKİYE SURİYE'NİN BİRLİĞİNDEN YANA

Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu SDG'nin (Suriye Demokratik Güçleri) durumu da yakından izleniyor. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusunda kararlı olduğunun altını çizdi. Özerklik veya adem-i merkeziyetçilik gibi tavizlerin söz konusu olmadığı vurgulanırken, SDG unsurlarının Suriye ordusuna tam entegrasyonunun tamamlanması bekleniyor.

TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞI ABDULLAH ÖCALAN'IN DURUMU

Sürecin ilerlemesinde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın konumu önem taşıyor. Öcalan'ın İmralı Adası'nda tutulmaya devam edeceği, ancak erişim olanaklarının genişletileceği öğrenildi. Bununla birlikte, İmralı'ya görüşmeye gidecek heyetlerin çok fazla genişletilmesi düşünülmüyor. Sürecin hassasiyeti nedeniyle uygunsuz açıklamaların önüne geçmek amacıyla, özel durumlarda görüşmelere yeni isimlerin dahil edilebileceği aktarıldı.

PYD/SDG ELEBAŞISI ABDİ'NİN AÇIKLAMALARI

PYD/SDG elebaşı Mazlum Abdi, Hindistan merkezli The Indian Express gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi:

"Suriye’de şu anda merkeziyetçilikten uzak bir yapı kurulması için 'iyi bir fırsat' yakalandı."

Manisa'da 3.4 büyüklüğünde deprem
Manisa'da 3.4 büyüklüğünde deprem
İçeriği Görüntüle

Şam Hükümeti ile SDG'nin entegrasyonu konusunda "ayrıntılar" üzerine çalıştıklarını belirtti.

Şam yönetiminin SDG'nin tamamen tasfiye edilmesini ve SDG’lilerin Suriye Ordusu’na entegre edilmesini talep ettiğini, buna karşılık kendilerinin yerel bir güvenlik yapılanması öngören, kendi komuta yapısının da korunacağı bir çözümden yana olduklarını ifade etti.

Abdi, Abdullah Öcalan'ın çağrısı ve PKK'nın feshiyle ilgili olarak da, "Bu mesele Türkiye’nin iç siyasetiyle bağlantılıdır. Bana göre SDG ve Özerk Yönetim hiçbir zaman Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturmadı. Aksine, biz Türkiye sınırını IŞİD’den kurtardık ve sınırda güvenliği sağladık. Eğer Türkiye kendi içindeki Kürtlere hak tanıyacaksa, aynı şeyin Suriye’de de yapılması gerekir." şeklinde konuştu.

Kaynak: ODATV