39 yaşındaki Keira, "Doğduğu anda dakikaları saymaya başladım" diye hatırlıyor.
"Sürekli saate bakıp ne kadar vaktimiz kaldığını kontrol ediyordum."
Zammi'nin kollarından alınması anı geldiğinde Keira, gözyaşları içinde bebeğine "özür dilerim" diye fısıldadığını söylüyor.
"Ruhumun bir parçasının öldüğünü hissettim."
Keira, sosyal hizmetler tarafından uzaklaştırılan çocuklarının kendilerine geri verilmesi için mücadele eden Danimarka anakarasında yaşayan birçok Grönlandlı aileden biri.
Bu gibi durumlarda, ebeveyn olmaya uygun olup olmadıklarının değerlendirilmesi için testler yapılıyor ve yetersiz bulunanlardan bebekleri ve çocukları alınıyordu.
Bu testler, Danimarka'da FKU olarak biliniyor.
Danimarka hükümeti, onlarca yıl süren eleştirilerin ardından Mayıs ayında bu testlerin Grönlandlı ailelere yapılmasını yasakladı ancak Danimarka'daki diğer ailelere uygulanmaya devam ediyor.
Tamamlanması genellikle aylar süren değerlendirmeler, yetkililerin çocukların ihmal veya zarar görme riski altında olduğuna inandığı vakalar için yapılıyor.
Testlerde ebeveynler ve çocuklarla görüşmeler yapılıyor.
Ebeveynler bir sayı dizisini tersten sayma gibi bilişsel görevlere, genel kültür, kişilik ve duygu testlerine tabi tutuluyor.
Testlerin savunucuları, bu testlerin sosyal hizmet görevlilerinin anekdotlarına dayanan öznel değerlendirmelere kıyasla daha nesnel bir değerlendirme yöntemi sunduğunu söylüyor.
Ancak eleştirenler, birinin iyi bir ebeveyn olup olmayacağını anlamlı bir şekilde tahmin edemeyeceklerini savunuyor.
Ayrıca uzun zamandır bu testlerin çoğu Grönlandlının ana dili olan Kalaallisut yerine Danca olarak uygulandığına işaret ederek, Danimarka kültürel normlarına göre tasarlandığını öne sürüyorlar.
Bu durumun yanlış anlaşılmalara yol açabileceğini söylüyorlar.
Grönlandlılar Danimarka vatandaşı statüsündeler ve bu sayede anakarada yaşama ve çalışma olanağına sahipler.
Binlerce kişi, istihdam olanakları, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi nedenlerle Danimarka'da yaşıyor.
Danimarka'da hükümet tarafından finanse edilen Danimarka Sosyal Araştırmalar Merkezi'ne göre, Danimarka'daki Grönlandlı ebeveynlerin çocuklarının bakım altına alınma olasılığı Danimarkalı ebeveynlere göre 5,6 kat daha fazla.
Hükümet, Mayıs ayında, aralarında FKU testlerinin de bulunduğu, Grönlandlı çocukların ailelerinden zorla alındığı yaklaşık 300 vakayı zamanı gelince yeniden incelemeyi umduğunu söyledi.
Ancak BBC, Ekim ayı itibarıyla ebeveynlik testlerinin kullanıldığı yalnızca 10 vakanın hükümet tarafından incelendiğini ve bunun sonucunda hiçbir Grönlandlı çocuğun geri gönderilmediğini tespit etti.
Keira'nın 2024 yılında hamileyken yapılan değerlendirmesinde, "yeni doğan bebeğe bağımsız olarak bakabilecek yeterli ebeveynlik yetkinliğine sahip olmadığı" sonucuna varıldı.
Keira, kendisine sorulan sorular arasında "Rahibe Teresa kimdir?" ve "Güneş ışınlarının Dünya'ya ulaşması ne kadar sürer?" gibi soruların da yer aldığını söyledi.
Testleri savunan psikologlar, bu tür soruların ebeveynlerin genel kültürünü ve toplumda karşılaşabilecekleri kavramlara ilişkin anlayışlarını ölçmeyi amaçladığını savunuyor.
Keira, "Beni bir oyuncak bebekle oynamaya zorladılar ve yeterince göz teması kurmadığım için eleştirdiler" diye ekliyor.
Psikoloğa kendisine neden bu şekilde test yapıldığını sorduğunda, "Yeterince medeni olup olmadığını, insan gibi davranıp davranamayacağını görmek için" yanıtını aldığını ileri sürüyor.
Keira vakasıyla ilgilenen yerel yönetim, aileler hakkında yorum yapamayacağını belirterek, bir çocuğu bakıma yerleştirme kararlarının "çocuğun sağlığı, gelişimi ve refahı" konusunda ciddi endişeler olduğunda alındığını söyledi.
2014 yılında, Keira'nın o zamanlar dokuz yaşında ve sekiz aylık olan diğer iki çocuğu, o dönemde yapılan bir FKU testi sonucunda ebeveynlik becerilerinin çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar hızlı gelişmediği sonucuna varılmasının ardından bakıma alınmıştı.
Bugün 21 yaşında olan en büyük kızı Zoe, 18 yaşındayken memleketine geri döndü ve kendi evinde yaşıyor, annesini düzenli olarak görüyor.
Keira, bebeği Zammi'ye en kısa sürede kalıcı olarak kavuşmayı umuyor.
Danimarka hükümeti, incelemede Grönlandlılara FKU testlerinin uygulanmasında hata yapılıp yapılmadığının araştırılacağını söyledi.
Diğer yandan Keira'nın koruyucu aile yanında kalan Zammi'yi haftada bir saat görmesine izin veriliyor.
Her ziyaretinde çiçek ve bazen de tavuk kalbi çorbası gibi Grönland yemekleri götürüyor.
"Kültürünün küçük bir parçasının onunla birlikte olabilmesi için" diyor.
'En korkunç kalp kırıklığını yaşadım'
Ancak testleri tamamladıktan sonra çocukları bakım altına alınan tüm Grönlandlı ebeveynlerin vakaları yeniden incelenmeyecek.
Johanne ve Ulrik'in oğlu 2020 yılında evlatlık verilmişti ve Danimarka hükümeti, çocukların evlat edinildiği vakaları incelemeyeceğini açıkladı.
43 yaşındaki Johanne, 2019 yılında hamileliği sırasında test edilmiş.
Zammi gibi oğlunun da doğumdan hemen sonra alınması gerekiyormuş.
Ancak, 26 Aralık'ta erken doğduğu ve sosyal hizmet görevlilerinin tatilde olduğu için, eşi Ulrik ile birlikte onu 17 gün boyunca yanlarında tutabilmişler.
57 yaşındaki Ulrik, "Bir baba olarak hayatımın en mutlu zamanıydı" diyor.
"Oğlumla birlikte olmak, onu kucaklamak, bezini değiştirmek, Johanne'nin akşam yatmadan önce sütünü sağdığından emin olmak."
Sonra bir gün, iki sosyal hizmet görevlisi ve iki polis memuru Johanne ve Ulrik'in evine gelip oğullarını götürmüşler.
Çift, onu götürmemeleri için yalvardıklarını söylüyor.
Johanne, onu son kez emzirip emziremeyeceğini sormuş.
Ulrik, "Oğlumu koruyucu ailesine teslim etmek üzere giydirirken, korkunç bir kalp kırıklığı yaşadım" diyor.
Johanne, 2010 yılında FKU testinin ardından başka bir ilişkiden olan beş ve altı yaşlarındaki iki çocuğunun bakıma alınmasının ardından test yaptırmıştı.
2019 yılındaki değerlendirmesi onu "narsisistik" ve "zihinsel engelli" olarak tanımladı.
Bu tanım, o dönemde kullanılan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen sınıflandırmalara dayanıyordu.
Kendisi hakkındaki bu iki tanımlamayı da reddediyor.
Teoride bu testler için geçme veya kalma notu yok. Ancak bir çocuğu sosyal bakıma alıp almamaya karar veren yerel makamlar tarafından dikkate alınan faktörlerden biri.
Testleri uygulayan psikolog Isak Nellemann, pratikte "testleri kötü geçen vakaların yaklaşık %90'ının çocuklarını kaybedecekleri için çok önemli, hatta en önemli şey olduğunu" söylüyor.
Nelleman, testlerin bir kısmının bilimsel geçerlilikten yoksun olduğunu ve ebeveynlik becerisini tahmin etmekten ziyade kişilik özelliklerini incelemek için geliştirildiğini savunuyor.
Ancak bugün testleri uygulayan ekibin kıdemli psikologlarından Turi Frederiksen, testleri savunarak, mükemmel olmasalar da "değerli, kapsamlı psikolojik araçlar" olduklarını söylüyor.
Ayrıca Grönlandlılara karşı önyargılı olduklarına inanmadığını söylüyor.
Johanne'e 2019 yılında Rorschach testi sırasında ne gördüğü sorulduğunda Grönland'ın avcılık kültüründe tanıdık bir görüntü olan bir kadının bir foku temizlediğini gördüğünü söylemiş.
Bu testte, insanların mürekkep lekesi izlerine bakarak ne gördüklerini tarif etmelerini istiyor.
Johanne, bu cevabı duyan psikoloğun kendisine "barbar" dediğini iddia ediyor.
Çiftin 2019 yılındaki değerlendirmesini yapan yerel konsey, Johanne'nin iddiasına doğrudan değinmedi.
Değerlendirmesinin "ebeveynlerin genel ebeveynlik becerileriyle ilgili önemli endişeler" ve "ebeveynlerin genel yaşam tarzları ve günlük yaşamdaki işlevsellik düzeyleriyle ilgili endişeler" gösterdiğini söylediler.

'İlk adımlarını göremedim'
Johanne ve Ulrik'in oğlu bakıma alındıktan sonra, 2020 yılında evlat edinilene kadar onu haftalık kısa ziyaretlerle görmelerine izin verildi.
O günden sonra onu bir daha hiç görmediler.
Johanne, "Onun ilk adımlarını, ilk kelimesini, ilk dişini, ilk okul gününü hiç göremedim." diyor.
Ancak doğumundan birkaç gün sonra ona vaftiz töreni yaptılar; adları ve adreslerinin de yer aldığı resmi bir kayıt oluşturdular.
Johanne, "Bize geri dönebilmesi için bir belge izi oluşturmamız gerekiyordu" diyor.
Avukatları Jeanette Gjørret, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımayı umuyor.
Ancak Danimarka Sosyal İşler Bakanı Sophie Hæstorp Andersen, BBC'ye yaptığı açıklamada, hükümetin evlat edinme davalarını yeniden açmayacağını, çünkü bu çocukların her birinin artık "sevgi dolu ve ilgili bir aileye" yerleştirildiğini söyledi.
İncelemenin ilerleyişi sorulduğunda, "Yavaş ilerliyor gibi görünüyor ama başlıyoruz" diyor.
Ayrıca çocukları evlat edinme ve uzaklaştırma kararlarının "ailenin çocuğuna sadece bir veya iki yıl değil, uzun bir süre bakabilme kapasitesini incelendiği çok kapsamlı bir süreç kapsamında" alındığını söylüyor.
Danimarka'nın kuzeyindeki Aalborg Kommune'de sosyal hizmet ekibi lideri olan Tordis Jacobsen da aynı görüşte. Jacobsen, Danimarka'da bir çocuğun uzaklaştırılması kararının asla hafife alınmadığını söylüyor.
Güvenlik endişelerinin çoğunlukla ilk olarak okullar veya hastaneler tarafından fark edildiğini söyleyen uzman, bir çocuğun kalıcı olarak evlat edinilmesi durumunda bunun onaylanması kararının bir yargıç tarafından verildiğini belirtiyor.
Pilinguaq, çocuğuna kavuşan nadir Grönlandlı annelerden biri.
Kendisi ve bakıma alınan bir yaşındaki kızı birkaç ay önce yeniden kavuştu. Kızı artık altı yaşında.
39 yaşındaki Pilinguaq, sosyal hizmetlerden gelen bir telefon görüşmesiyle beklenmedik haberi aldığını söyledi.
"Aynı anda hem ağlamaya hem de gülmeye başladım. İnanamadım. Sürekli 'Aman Tanrım, eve geliyor' diye düşünüyordum."
Pilinguaq'ın üç çocuğu da 2021 yılında bakıma alındı. Diğer ikisi o sırada altı ve dokuz yaşındaydı.
Çocuklarına uygun yeni bir ev bulana kadar yerel yönetimin çocuklarını geçici bakıma yerleştirmesini kabul ettiğini söylüyor.
Pilinguaq, çocuklarının yakında kendisine geri döneceğine inandığını ancak bunun yerine ebeveynlik değerlendirmesinden geçmesi gerektiğini anlatıyor.
Ancak test, onun "işlevsiz ilişkilere" girme alışkanlığına sahip olduğu ve ebeveynliğe uygun olmadığı sonucuna vardı.
'Bir saatte yeniden alabilirler'
Altı yaşındaki kızının eve gelmesinden birkaç ay sonra Pilinguaq'a yerel yetkililerden diğer iki büyük çocuğunun da Aralık ayında yanına döneceği bilgisi verildi.
Çocukların Pilinguaq'ın bakımına geri verilmesi kararı, hükümet değil yerel yönetim tarafından alındı. Yerel yönetim, dava hakkında yorum yapmayı reddetti.
Dört yıldan uzun süredir ayrı olmaları, Pilinguaq'ın kızıyla ilişkisini yeniden kurmasını zorlaştırdı.
Pilinguaq, "Banyoya gidip kapıyı kapatırsam panik atak geçirir; 'Anne, seni bulamadım' der" diyor.
Kızını tekrar kaybetmekten çok korktuğunu söylüyor.
"Onu bir saatte alabilirler. Tekrar alabilirler."
Keira şimdi Zammi'nin yokluğunda ilk doğum gününe hazırlanıyor.
Geleneksel Grönland kızağı yapıyor, ön tarafına kutup ayısı çizilmiş.
Bu ayın başlarında kızının en azından şimdilik eve gelmeyeceği söylendi ama umudunu yitirmedi.
Keira'nın hem yatağının yanında hem de oturma odasında bebek yatakları var, duvarlarda Zammi'nin çerçeveli fotoğrafları asılı. Bebek kıyafetlerini ve bezlerini de saklıyor.
"Çocuklarım için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğim.
"Ben bu mücadeleyi bitiremezsem, bu mücadele gelecekte çocuklarımın mücadelesi olacak" diyor.



