Swarthmore College’da psikoloji ve nörobilim doçenti olan Catherine Norris, bu durumu, “Çok basit bir şekilde, kötü olan iyi olandan daha güçlüdür. Bize zarar verebilecek ya da tehdit oluşturabilecek şeylere, fayda sağlayabilecek olanlara kıyasla daha güçlü tepki veririz sözleriyle açıklıyor.

Hayatta kalma mekanizması olarak olumsuzluk

Norris’e göre bilim insanları, olumsuzluk yanlılığının “hayatta kalmaya dayalı bir mekanizma” olarak evrimleştiğini düşünüyor. “Hayatta kalmak, her birey için gerçekten en temel hedeftir” diyor.

California Üniversitesi Davis kampüsünde psikoloji profesörü olan Alison Ledgerwood ise durumu şu örnekle açıklıyor: “Su almaya giderken bir kaplanla karşılaşırsanız, güzel gün batımına değil kaplana odaklanmanız çok iyi bir fikirdir.

Ledgerwood, bir tehdit anında dikkatin tehlikeye yönelmesinin hayatta kalmak için gerekli olduğunu söylüyor. Ledgerwood, bu odaklanmanın günümüzde de sürdüğünü ve artık fiziksel tehlikeler kadar işsizlik, sağlık hizmetlerine erişim gibi sorunların da benzer bir zihinsel alarm yarattığını ifade ediyor.

Beyin taramaları ne gösteriyor?

Norris’in aktardığına göre, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi yöntemlerle yapılan çalışmalar, olumsuz görüntülerin beyinde olumlu görüntülere kıyasla daha güçlü bir aktivasyon yarattığını gösteriyor. Dahası, olumsuz izlenimler çok daha uzun süre kalıcı olabiliyor. Norris’e göre insanlar bir görüntüyü tekrar tekrar gördüklerinde genellikle duyarsızlaşır. Ancak olumsuz görüntüler söz konusu olduğunda, “beyin alarma geçer ve aynı olumsuz uyaran tekrarlandıkça ona gerçekten daha fazla dikkat eder.” Araştırmalar, bu etkinin bir yıla kadar sürebileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmalar, olumsuzluk yanlılığının kişiden kişiye değiştiğini gösteriyor. Norris, bu farklılıkların evrimsel adaptasyonlar ve bireysel özelliklerle ilişkili olabileceğini belirtiyor. Çalışmalar, ortalama olarak kadınların olumsuz uyaranlara daha yoğun tepki verdiğini, erkeklerin ise daha düşük düzeyde olumsuzluk yanlılığı sergileyebildiğini ortaya koyuyor. Norris’e göre bu durum, tarihsel olarak erkeklerin daha fazla risk almasını gerektiren rollerle ilişkili olabilir.

Olumsuzluk her zaman zararlı değil

Uzmanlar, olumsuz duyguların her zaman olumsuz sonuçlar doğurmadığını vurguluyor. Ledgerwood, olumsuz duyguların bilgi içerdiğini ve sorun çözme süreçlerini tetikleyebildiğini belirtiyor. Utah’ta evlilik ve aile terapisti olarak çalışan Emma McAdam da olumsuzlukların, bireyleri davranışlarını gözden geçirmeye ve değiştirmeye yönlendirebildiğini ifade ediyor. Ancak Norris, olumsuzluk yanlılığının çok yüksek olduğu durumlarda anksiyete riskinin arttığına dikkat çekiyor.

Olumsuzluk yanlılığı nasıl yönetilebilir?

Ledgerwood’a göre insanların olumsuz düşünceden uzaklaşması, olumlu düşünceden uzaklaşmasına kıyasla daha zordur. Ledgerwood, “Araştırmalarımız, insanlar bir kez olumsuz bilgi üzerine düşündüğünde, bu düşünme biçiminin zihinde kalıcı olduğunu ve sonradan değiştirilmeye direnç gösterdiğini ortaya koyuyor” diyor.

Ledgerwood, olumsuz bilginin zihinde kalıcı olma eğilimi gösterdiğini ve tek başına bu yanlılığın farkında olmanın yeterli olmadığını söylüyor. Bunun yerine, olumsuz duyguların üretken eylemlere yönlendirilmesi ve aynı zamanda olumlu deneyimlerin bilinçli olarak artırılması gerektiğini vurguluyor.

Uyuşturucu operasyonlarında 1 numara kim? Bir tahmin de Cem Küçük’ten geldi
Uyuşturucu operasyonlarında 1 numara kim? Bir tahmin de Cem Küçük’ten geldi
İçeriği Görüntüle

McAdam, dikkatin bilinçli şekilde olumlu unsurlara yönlendirilmesinin önemli olduğunu belirtiyor.

Ayrıca şükür pratiği gibi alışkanlıkların, beynin yeni ve daha dengeli düşünme kalıpları geliştirmesine yardımcı olabileceği ifade ediliyor.

Norris’e göre bazı durumlarda olumsuz duygular davranış değişikliğini destekleyebilir. Sigara bırakma ya da sağlıksız alışkanlıkları azaltma gibi hedeflerde, olumsuz sonuçlara odaklanmanın daha etkili olabildiği belirtiliyor.

Uzmanlar, bireylerin zihinlerinde olumsuz duygularla meşgul olurken sosyal bağlarını güçlendirmesinin de önemli olduğuna dikkat çekiyor. Ledgerwood, başkalarına destek olmanın ve ortak sorunlar etrafında bağlantı kurmanın, olumsuz düşünce döngüsünden çıkmaya yardımcı olabileceğini söylüyor.

Kaynak: T24