Sındırgı ve civarındaki depremlerin beklenen Marmara depremi özelinde Kuzey Anadolu Fayında herhangi bir tetikleme yaratmayacağını belirten Şenkaya, Sındırgı ve civarındaki tektonik sistem ile Kuzey Anadolu Fayının ayrı sistemler olduğunu vurguladı. Bununla beraber Sındırgı’nın yapı stoku açısından eski bir kataloğa sahip olduğuna işaret eden Doç. Dr. Şenkaya; “10 Ağustostan bu yana gerçekleşen artçılar ve dün gerçekleşen 6.0 büyüklüğündeki deprem ile beraber, önceden hasarsız ya da az hasarlı olan yapılar artık orta veya ağır hasarlı duruma gelmiş olabilir. Dolayısıyla vatandaşlarımız yetkililer tarafından denetlenmeyen yapılardan uzak durmalıdır” ifadelerini kullandı.

BÖLGENİN POTANSİYELİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
BUÜ Mühendislik Fakültesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Mustafa Şenkaya; “Bölgedeki aktivitelerin devam edeceğini bekliyorduk. Ancak 10 Ağustos Sındırgı depremine çok yakın bir alanda ve aynı büyüklükte gerçekleşmesi beklenir bir durum değil. Bu depremle beraber önümüzdeki günlerde büyüklüğü 4 ile 3 arasında değişebilecek artçıların artacağını ön görebiliriz” dedi. Sındırgı ve çevresinin 1970’ te 7.2 büyüklüğünde deprem ürettiğini hatırlatan Şenkaya, bölgenin bu potansiyelinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve Sındırgı ve çevresindeki mikrobölgeleme, yerinde güçlendirme ve kentsel dönüşüm süreçlerinin artık hayati bir noktaya geldiğini vurguladı.
BURSA’DA HİSSEDİLMESİNİN TEMEL NEDENİ ALÜVYONAL BİRİMLER ÜZERİNDE KURULU OLMASI
Depremin, Bursa’da da şiddetli hissedilmesinin nedenlerine de değinen Şenkaya, depremin sığ bir derinlikte gerçekleşmesinin yanında Bursa’da tüm ilçe merkezlerinin deprem dalgalarını büyültebilen Alüvyonal birimler üzerine kurulu olmasının faktörünün daha ön planda olduğunu söyledi. Dr. Şenkaya, Bursa’da yapılması planlanan ve kısa süre önce netleştirilen mikrobölgeleme çalışmalarının, bilimsel gereklilikler kapsamında, sıkı kontroller altında gerçekleştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.





