Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de yaşanan yangın faciasına ilişkin dava, 4. gününde devam ediyor. Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ve yaşamını yitirenlerin yakınları katıldı.
Duruşmada, Grand Kartal Otel’in baş aşçısı tutuksuz sanık Reşat B.'nin savunması alınırken sanık "Ben sadece kış sezonunda otelde çalışırım. Yangının çıktığı grill plate cihazı saat 05.30-06.00 gibi açılır. Grill plate cihazı şov alanındadır. Grill plate cihazının yanındaki çöp kutusu boş olur, geceden temizlenir çünkü. Önce şalteri açar ve sonra grill plate cihazının düğmesini açar, iki işlemle açılır. İtfaiyenin yaptığı denetimde tespit ettiği eksikliklerden de haberim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum. Çünkü ben canımı zor kurtardım, kendimi sakatladım. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı, daha sonra tüm mutfak ve teknik personele yangının çıktığı anların görüntülerini izletti.
MAĞDUR VE SANIK AVUKATLARI ARASINDA TARTIŞMA ÇIKTI!
Reşat B.'nin avukatı, savunma yapmaya başladığı sırada yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin savunmaya tepki gösterdi. Bunun üzerine mağdur ve sanık avukatları arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın sonrasında bazı sanık avukatları, duruşma salonunu terk ederken mağdur yakınları salonu terk eden avukatlara tepki gösterdi.
Yaşananların ardından duruşmaya ara verilirken yeniden başlayan duruşmada söz alan avukat Yüksel Gültekin, mahkeme heyeti ve duruşmaya katılanlardan özür dileyerek, "Huzuru bozarsam beni atın duruşmadan, başkası bozarsa onu da atın. Söz veriyorum mahkemenin suhuletle devam etmesi için gerekeni yapacağım" ifadelerini kullandı.
'KENDİMİZİ ZOR ZAPT EDİYORUZ'
Yangın faciasında ağabeyi Yılmaz Sarıtaş ve yeğenleri Nehir ve Doruk Sarıtaş’ı yitiren Çiğdem Sarıtaş, duruşma salonunun dışında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Duruşmayı takip eden Sarıtaş, “Altı aydır sadece nefes alarak yaşıyoruz. Aslında bütün yaşantımız, bizim de o yangının olduğu gün bitti. Çünkü ailemiz yarım kaldı. Çekirdek ailemin yarısını katlettiler. Kalan yarısı annem ve babam. Zaten yaşantımıza devam etmeye çalışıyoruz. Eğer buna yaşantı denirse” sözlerini sarf etti.
“BU BİR KATLİAM”
Otelde öncelikli misafirlerin ve arabaların kurtarıldığını ifade eden Sarıtaş, “Biz Ankara’da yaşıyoruz. Ankara’dan geldik. Mücadelemiz boyunca akrabalarımız, arkadaşlarımız da yanımızda oldular. Devam edeceğiz, takibe devam edeceğiz. Olası kastla yargılanmalarını istiyoruz. Çünkü bu bir katliam. Bu, deprem ya da trafik kazası gibi anlık olup biten bir olay değil. Yangın uzmanlarının söylediği gibi, 8 ila 10 dakika ‘altın zaman’ denilen, insanların tahliyesinin kolaylıkla yapılabileceği bir zaman dilimi vardı ve bu zaman dilimini değerlendirmediler. Arabaları çektiler. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ayrıcalıklı misafirlerini kurtardılar.” ifadelerini kullandı.
Sarıtaş, sözlerinin devamında “Bizim canlarımızı umursamadılar. Tahliye yapılabilecek bir durumdayken onu bile yapmadılar. Zaten yangına dair hiçbir önlem almamışlardı. Almadıklarını bildikleri halde insanları da uyandırmadılar. Bu zaten olası kast kapsamına giriyor” dedi.
Davanın genişletilmesi gerektiğini söyleyen Sarıtaş, “Şimdi bazı HTS kayıtları üzerinden devam edilmeli. Çünkü ilk aramalar, o HTS kayıtlarında; çalışanların birbirine haber vermesi, yönetim kurulunu araması. Bunlar önemli. Bir de benim nezdimde, oradaki otoparktaki araçları kurtaranların da gelmesi lazım. Diğer LPG tesisatını yapan personelin de gelmesi gerekiyor. Çünkü prosedüre uygun teçhizat döşenmemiş. Bunların da eklenmesi gerekiyor. Ayrıca İl Özel İdaresi genel sekreteri, yardımcısı ve ruhsat denetleme eski ve yeni müdürlerinin söyledikleri gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin de sorgulanması, yargılanması gerekiyor. Çünkü oteller, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı. Denetleyecek kurum onlar. Buradan kaçış yok” açıklamasında bulundu.
“METANETİMİZİ KORUYARAK DURMAK ÇOK ZOR”
Kurtarmaya imkan varken kimsenin kurtarılmadığını vurgulayan Sarıtaş, “Burada göz göre göre gelen bir ölüm var. Hiçbirimiz kabullenemiyoruz. Saatlerce odada mahsur kalıp, sonrasında çıkamadılar. O zaman dilimini kullanmadıkları için çok kızgınım. Şu an bunların hiçbiri yaşanmıyor olabilirdi. Eğer ki yangını ilk gören 4 kişi, yukarıdan aşağıya bütün kapıları çalarak ‘Yangın var, dışarı çıkın’ demiş olsalardı, şu an bunları konuşuyor olmayacaktık” sözlerini sarf etti.
Sarıtaş, sözlerinin devamında, “Aşırı stresliyiz bu konuda. Kendimizi zor zapt ediyoruz. Düşünsenize, 78 cana mal olmuş katiller yanı başımızda. Sessiz kalarak ve metanetimizi koruyarak durmak çok zor.” dedi.
SANIKLAR BİRBİRLERİNİ SUÇLUYOR
Davanın ilk 3 gününde 24 sanık savunma yaparken bugünkü duruşmada da diğer sanıklar savunmalarını yapıyor. Sanıklar arasında yetki tartışmaları yaşanırken yetkilerin kendilerinde olmadığını ileri süren sanıklar, diğer sanıkları suçluyor.
“ÖZEL BİR MÜŞTERİ KALIYOR VE O KURTULUYOR”
Duruşmada, tutuksuz sanıklardan resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin'in savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilirken sanık Çetin'in yangını fark ettiği anın video kaydı izletildi. Müşteki avukatının, ''12’nci katta özel bir müşteri kalıyor ve o kurtuluyor. Bu kim?” sorusuna Çetin, “Bilmiyorum” yanıtını verdi. Müşteki ve müşteki avukatı Yüksel Gültekin, sanık Bölük’e sorular yöneltti ancak Bölük’ün avukatı, “Müvekkilim, meslektaşımın yönlendirmeli sorularına karşı susma hakkını kullanacak. Eğer aynı soruları başka müşteki avukatlar sorarsa yanıtlayacak” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Bölük, avukat Gültekin’in tüm sorularına karşı susma hakkını kullandı.
“KENDİLİĞİNDEN BOZULMA İHTİMALİNİN GÖZARDI EDİLEMEMESİ GEREKİR”
Müşteki avukatının “İşe alımı kim yapıyor, kim onay veriyor” sorusuna yanıt veren Bölük, “Mutfağa alınanlara ben karar veriyorum. Emir Aras da işe alımları denetliyor, onaylıyor” diye yanıtladı. Faysal Yaver’in avukatı Yasin Karagöl de ''Reşat Bey’in anlatımına göre grill plate ızgarada bir sorun olduğu belli. Çalışmasında bir sıkıntı var. Dolayısıyla kendiliğinden bozulma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerekir'' ifadelerini kullandı.
Bölük'ün savunmasının ardından daha önce yurt dışında çalıştığını ve vizesi bitince Türkiye’ye gelerek İŞKUR aracılığıyla Grand Kartal Otel’de işe başladığını bildiren resepsiyonistlerden tutuksuz sanık Yiğithan Burak Çetin’in savunmasına geçildi.
''Çoğunlukla gece resepsiyonisti olarak başladım 2024’ün Aralık ayında. Gece 00.00 gibi başlarız göreve. Gece yaklaşık 01.00 gibi mutfak alanına gittim, kapı hep kitli olurdu. Kapıyı tıkladım, bana atıştırmalık verirlerdi, zeytin, peynir gibi. Sonrasında kuvvetli bir sarsılma hissettim, deprem olduğunu sandım. Ardından duman gördüm. Etrafa baktım ama bir yangın butonu görmedim. Sonra mutfak elemanı Yusuf’un ‘yangın var’ diye bağırdığını duydum. Saat 03.26’da Jandarmayı aradım hızla. 03.28’de şefim Görkem Bey’i arıyorum. Yusuf ile lobi kısmına geçtik, duman hızla yükseliyordu bu sırada.” diyen Çetin, “Merdivenlerde şiddetli bir duman vardı, yukarı çıkmaya yeltendim ama bu nedenle çıkamadım. Tek kişilik koltukları kapıların önüne çekmek aklıma geldi, bunları kapının önüne çektik. Bir çıkış alanı yaratmaya çalıştık misafirler için. Kapının önüne çıktığımız zaman yukarı doğru bağırmaya çalıştım sonra Zeki Yılmaz’ı aradım.” sözlerini sarf etti.