TBMM’de bütçe görüşmelerinin en tartışmalı anlarından biri, Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yönelik sert çıkışı oldu. Atmaca, konuşmasında Kartalkaya faciasının siyasi baskıyla örtüldüğünü, turizm sektöründe yandaş, yandaş olmayan ayrımının belirginleştiğini, kırsal turizmin sahipsiz bırakıldığını, sahillerin özel şirketlere peşkeş çekildiğini ifade ederek Bakanlığı ağır bir dille eleştirdi.
Kartalkaya’daki yangın: “Bu kadar büyük ihmal zinciri ancak siyasi baskıyla olur”
Atmaca, Kartalkaya’da yaşanan trajik yangının bugünkü görüşmelerde yeniden gündeme gelmesinin tüm milletvekillerini derinden üzdüğünü söyleyerek konuşmasına başladı. Olayın yalnızca bir işletme hatası veya bürokratik kusur olarak gösterilemeyeceğini belirten Atmaca, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Bu otel 2008’den beri 13 defa denetlendiği hâlde böylesine vahim ihmal ve eksikleri nasıl barındırabiliyor? Bürokratların bu riskleri göze alacak cesareti olmaz. Bu ancak siyasi baskıyla mümkün. Olayın doğrudan sorumluluğu Bakanlığınızdadır.”
Atmaca, belediye tarafından verilen itfaiye raporunun iptal edilmesinin bürokrasiye yıkılmak istenen bir suç olduğunu söyleyerek “Bu raporun kimlerin baskısıyla geri çektirildiğinin araştırılması şarttır” dedi.
“Yandaş yatırımcıya kolaylık, diğerlerine engel: Turizm sektöründe adaletsizlik derin”
Milletvekili Atmaca'nın konuşmasında öne çıkan eleştirilerin başında yandaş yatırımcılara sağlanan kolaylıklar geldi. Sektördeki ayrışmayı şu sözlerle anlattı:
“Maalesef sadece turizmde değil her sektörde yandaş olanlara farklı uygulamalar var. Yönetmelikler onlar için bir günde çözülürken, yandaş olmayanlara eziyet üstüne eziyet uygulanıyor.”
Özellikle küçük işletmelerin ruhsatlandırılması konusundaki zorluklara dikkat çeken Atmaca, çok sayıda tesisin yenilenen yönetmelik dayatmaları nedeniyle faaliyetini sürdüremediğini söyledi.
“Bir yönetmelik çıkarıldıktan sonra geçiş süresi verilmesi gerekirken anında uygulanması isteniyor. Bu nedenle yıllardır emek veren işletmeler kapanma noktasına geliyor.”
Atmaca, “yandaş bulabilenlerle bulamayanlar arasındaki farkın devasa boyutlara ulaştığını” da vurguladı.
Kartalkaya sonrası denetim furyası: “Abartılı talepler illegal baskıyı artırıyor”
Kartalkaya’daki facianın ardından tüm ülkede turizm tesislerine yoğun ve baskıcı denetimler yapılmaya başlandığını belirten Atmaca, bu süreci şöyle değerlendirdi:
“Bir ayıbı örtme çabası gibi görünen bu denetimlerde, uygulanamayacak kadar abartılı talepler ileri sürülüyor. Özellikle yapı kayıt belgeli ya da eskiyen yapılar için yeni yangın yönetmeliklerine tam uyum istenmesi reel değildir.”
Atmaca, bu uygulamaların “illegal çözüm yollarını artırdığını”, denetimlerden ancak Bakanlıkla teması olanların kurtulabildiğini söyledi.
Kırsal turizm ve yaylacılık: “Bakanlık sahadan tamamen kopmuş durumda”
Konuşmanın önemli başlıklarından biri de kırsal turizmin sahipsiz bırakılması oldu. Atmaca, sektörün büyümesine rağmen Bakanlığın bu alanda hiçbir disiplin ve planlama geliştirmediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Kırsal bölgelerde, yaylalarda turizm faaliyetleri tamamen yerel halkın amatör çabalarıyla yürütülüyor. Bakanlığın bu işletmelere ufuk açan, yol gösteren hiçbir çalışması yok.”
Kırsal turizmin düşük maliyetle yüksek turist çeken bir alan olduğunun altını çizen Atmaca, plansız yapılaşma ve imar sıkıntılarının doğayı tehdit ettiğini vurguladı:
“Birçok destinasyonda hâlâ plan yok. Plansız ve çarpık yapılaşmalar doğal güzelliği zedeliyor. Buna rağmen Bakanlığın hâlâ ciddi bir çabası yok.”
Kimlik bildirim sistemi: “Küçük işletmelere karşı cezalandırma aracına dönüştü”
Yeni getirilen kimlik bildirim sistemini güvenlik açısından gerekli bulan Atmaca, küçük işletmelerin bu sisteme uyum sürecinin göz ardı edildiğini belirtti:
“Bu bir kültür meselesidir. Küçük işletmelerin hemen adapte olması beklenemez. Uymadıkları takdirde ruhsat iptali tehdidi büyük bir haksızlıktır.”
Bu sistemin kırsal turizmi ve küçük işletmeleri daha da zor durumda bırakabileceğini söyledi.
“Turizm sadece lüks otellerden ibaret değil, Bakanlık bunun farkında değil”
Atmaca, Bakanlığın politikalarının büyük işletmeleri koruyup küçük alanları görmezden geldiğini belirterek, devletin kırsal turizmi uzun süreli kullanıma uygun hâle getirmek için devreye girmesi gerektiğini ifade etti:
“Dar mevsimlerde çalışan bu işletmeler ayakta duramıyor. Bakanlığın vizyoner adımlar atması gerekiyor.”
Sahil rantları: “Doğal güzellikler peşkeş çekiliyor”
Konuşmasının en sert bölümünde Atmaca, özellikle rantın yüksek olduğu sahil bölgelerindeki usulsüz tahsisleri gündeme taşıdı.
“Rantı yüksek sahil bölgelerinde usulsüz imara açmalar var. Çok güzel koyların bir kısmı firmalara peşkeş çekiliyor. Doğal sit alanları bile korunamıyor.”
Gazipaşa Koru Sahili “Doğal sit alanı olmasına rağmen 49 yıllığına Ahes Gayrimenkul adlı şirkete tahsis edildi.” Kemer Alacasu Koyu: “Millî park sınırı içinde olmasına rağmen ‘günübirlik kullanım alanı’ adı altında 20 yıllığına özel bir firmaya verildi.” İfadelerini kullandı.
“Bakanlık turizmi değil rantı yönetiyor”
Konuşmanın sonunda Atmaca, Turizm Bakanlığı’nın stratejik perspektiften uzaklaştığını belirterek genel bir değerlendirme yaptı:
“Turizmi geliştirmek yerine rantı yönetmekle meşgul bir Bakanlık görüntüsü var. Küçük işletmeler desteklenmiyor, kırsal turizm sahipsiz, sahiller ise bir avuç şirkete peşkeş çekiliyor. Bu anlayış sürdürülebilir değildir.”



