Hikmet Çetin'in öncülüğünde, Cahit Karakaş, Hüsamettin Cindoruk, Mustafa Kalemli, çağrıyı demokratik hukuk devletinin ve ekonominin daha fazla zarar görmemesi için yaptıkları mesajı verdiler:

CHP Bursa İl Başkanlığı'ndan Özgür Özel'e saldırı tepkisi
CHP Bursa İl Başkanlığı'ndan Özgür Özel'e saldırı tepkisi
İçeriği Görüntüle

İktidara sahip olanların adaletten sapmaları ve topluma zarar vermeleri önündeki en büyük engel Demokratik Hukuk Devleti ve Evrensel Hukuk ilkeleridir.
Hukukun evrensel ilkeleri, toplumsal yaşamın her alanında hukukun hâkim kılınmasını zorunlu kılar. Bu ilkelerin başında gelen ve T.C. Anayasasının değişmez hükümlerinde yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.” maddesiyle güvence altına alınan, “Hukukun herkese eşit uygulanması, hukuku uygulayacak olan yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekir,” kuralı ve dolayısıyla “Adil Yargılanma Hakkı” tüm vatandaşların en büyük güvencesidir.
Yargının bağımsız olmadığı yerde adaletten, hukuktan, hukukun üstünlüğünden ve güven içinde yaşamaktan söz edilemez, çünkü bu hallerde kararlar yargı tarafından değil, bağlı olduğu güçler tarafından verilir. Bunun sonuçlarını ve örneklerini tarih boyunca yaşamış olan tüm çağdaş toplumlar, hukuk olmadan kamusal barışın da sürdürülemeyeceğini görmüşlerdir.

Yargıya güven duymayan bireylerin bir arada insanca yaşamaları olanaklı olamaz. Bu alanda güven ve güvensizlik birbirini besler.

İktidarı ellerinde bulunduran siyasal kişilerin seçimlere karşı hem idaredeki gücünü kullanarak hem de bağımlı yargı üzerinden yıpratma kampanyası sürdürdüklerine ve bu yolla birçok eyleme girişerek demokrasiyi zedelediklerine üzülerek tanık oluyoruz.

Son olarak, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, aday olduğunu duyurmak için yurt içinde tanıtım gezilerine başlamışken aniden, otuz bir yıl önce İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomanın o gün Üniversite Yönetim Kurulunca iptal edildi. İstanbul Üniversitesi’nin bu tuhaf kararı ülkemizdeki bütün etkin hukukçular tarafından haklı gerekçelerle ve şiddetle eleştirilmiştir.

Sayın İmamoğlu’na bugüne kadar İstanbul Üniversitesi’nin diploma iptal kararının tebliğ edilmemiş olması da anlamlıdır.

Bu hukuka aykırılık yetmiyormuş gibi hemen akabinde, tam da partisi tarafından ön seçim yapılacak günün bir gün öncesinde, “Terör örgütleriyle ilişkisi olduğu ve yolsuzluk yaptığı” iddialarıyla Sayın Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Nereden ve nasıl temin edildikleri bilinmeyen “gizli tanıkların” soyut ifadelerine dayanılarak “yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle” tutuklandı.

Çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi bizim Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunlarımızda tutuklama bir ceza olarak değil tedbir olarak düzenlenmiştir.

Tutuklama ancak suç işlendiği hususunda ciddi kuşku, kaçma, kanıtları yok etme ya da tanıkları etkileme gibi şüphelerin doğması halinde bir tedbirdir. Sayın Ekrem İmamoğlu’nu bırakın iktidar yandaşlarını, Dünya kamuoyunun tanıdığı bilinen, saygı duyulan bir siyasal kişiliktir. Böyle bir kişi için bu gerekçelerle tutuklama kararı alınması kamu vicdanını kabul etmediği bir uygulamadır.

Biz TBMM geçmiş dönem başkanları olarak ülkemizin “Demokratik hukuk devleti” olma yolunda kazanımlarının bu tür yasa dışı girişimlerden daha fazla zarar görmemesi amacıyla ülkemizde hukukun hâkim olmasını savunuyor ve çağdaş hukuk devleti normlarına aykırı bu tür uygulamalara karşı olduğumuzu kamuoyuna duyururken, düşüncelerimizi esas anlamını tüm kamuoyu ile paylaşıyor, herkese saygılarımızı sunuyoruz.

Hüsamettin CİNDORUK
Cahit KARAKAŞ
Mustafa KALEMLİ
Hikmet ÇETİN

Kaynak: SOSYAL MEDYA