HABER: ELİF BAYRIK
Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilciliği, Kamu İşveren Heyeti’nin 2026-2027 yılları için önerdiği zam ve sosyal hak teklifine tepki göstermek amacıyla 18 Ağustos Pazartesi günü 1 günlük iş bırakma eylemi yapıyor. Eylem kapsamında Bursa’da SGK İl Müdürlüğü ve Ataevler Vergi Dairesi önünde Türk Eğitim-Sen Bursa, Türk Diyanet Vakıf Sen Bursa, Türk Sağlık-Sen Bursa 2 nolu Şubesi veTürkiye Kamu-Sen Bursa Şubesi tarafından ortak basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın açıklamasını gerçekleştiren Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut’un konuşmasından satır başları şöyle;
“HAK ARAMAK İÇİN BURADAYIZ”
Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık. Bizler, emeğin, alın terinin ve kamu hizmetinin temsilcileriyiz. Ha oy k aramak için buradayız, hakkımızı almak için buradayız, adalet için buradayız!
Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde kamu işveren tarafı bize ne teklif etti?
2026 yılı için taban aylığa 1000 TL; ek olarak %10+6, 2027 yılı için %4+4…
Soruyorum sizlere: Bu oranlar, mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu? Çarşıda, pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi? Kiraların maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı?
Elbetteki hayır! Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz!
“MİLYONLARIN ALIN TERİNİ YOK SAYAN BİR TEKLİFTİR”
Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem! Bu teklif, milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir.
O yüzden biz bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz!
“İNSANCA YAŞAMAYA YETMİYOR”
Bir gerçeğin altını özellikle çiziyoruz:
Memur ve emekli maaşları bugün insanca yaşamaya yetmiyor. Maaşlar, her ay eriyor.
Emeklilerimiz temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. İlave ek ödeme emekli maaşlarına yansıtılmazsa, bu mağduriyet önümüzdeki iki yılda daha da derinleşecek. Yoksulluk hem çalışanın hem de emeklinin kaçınılmaz kaderi haline gelecek.
Soruyoruz, Bu mudur adalet? Bu mudur çalışma barışı? Biz adalet istiyoruz! Biz hakkaniyet istiyoruz!
Biz, Yangınlarla savaşan, hayatını tehlikeye atan ormancımızın, Şehirlerimizin düzenini ve altyapısını ayakta tutan yerel hizmet emekçimizin, Ülkemizin yollarını, köprülerini, tünellerini inşa eden imar veulaştırma çalışanımızın, Barajlarımızı, fabrikalarımızı işleten, evlerimize ışık ve enerji taşıyan enerji personelimizin, Toplumsal manevi değerlerimizi yaşatan diyanet görevlimizin, Tarihimize, kültürümüze, sanatımıza sahip çıkan kültür ve sanat emekçimizin, Tüm iletişimimizi sağlayan haberleşme çalışanlarımızın, Kamu hizmetlerini yürüten büro personelimizin, Sağlığımızı korumak için gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personelimizin, Geleceğimizi şekillendiren, yarınlarımızı inşa eden eğitim neferlerimizin kaygısız, huzurlu, güvenli bir çalışma hayatına kavuşmasını istiyoruz.
Biz, Türk ve Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz. Bu yüzden 2026 yılı için %88,6, 2027 yılı için %45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk. Bugün ülke genelinde iş bırakma eylemindeyiz!
“MEMURLAR HAK ETTİĞİ ÜCRETİ ALMIYOR”
Hizmet üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bizler; her gün canla başla, fedakârca görevini eksiksiz yerine getiren, memleketin dört bir yanında devletini onurla temsil eden kamu çalışanlarıyız. Ancak bu ülkenin yükünü sırtlayan memurlar, hak ettiği ücreti alamıyor!
Emeğimizin karşılığını alamadığımız için buradayız, hakkımızı almak için buradayız!
O halde buradan açık ve net söylüyoruz:
Kamu işvereni, gerçekleşen enflasyonu, büyüme oranlarını, refah payını, artan yaşam maliyetlerini ve geçmiş kayıplarımızı dikkate alarak yeni, gerçekçi ve kabul edilebilir bir teklif getirmelidir.
Bunu yapmazsanız, önümüzdeki iki yılda memur ve emekliler geçinme acziyetine düşecek, ülkemizin en nitelikli insan gücü çaresizlik içinde bırakılacaktır.
Kira yardımı, eş-çocuk yardımı, ısınma, ulaşım ve yemek ücreti gibi sosyal haklarda somut adımlar atılmalıdır.
Maaşlar, hayali tahminlere göre değil; markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe göre belirlenmelidir! Bu sadece memurun değil, tüm milletin mücadelesidir!
Biz buradayız, hakkımızı almakta kararlıyız.
Mücadelemiz memurun ortak mücadelesidir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır.