Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nu Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde ziyaret etti.
Özel'in İmamoğlu ile birlikte tutuklu belediye başkanları ve İBB çalışanları ile de görüştü.
CHP'nin liderinin ziyaret sonrası yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Türkiye'de bir iktidar değişiminin artık sadece gün meselesi, süre meselesi olduğuna herkes inanmış durumda. Ve tüm Türkiye'ye vergisinden sosyal alanına, ekonomik durumundan adalet gelirken, şüphesiz adalet bekleyenler açısından da bu en büyük umut. Bu açıdan da arkadaşlarımızın her birinin hafta sonu üç gün üst üste aldıkları her haberden, duydukları her sözden ve her sonuçtan büyük bir güç aldıklarını gördüm. Ben de büyük bir memnuniyetle onların yanlarından ayrıldım.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem değişim kurultayının kadrolarına vefa gösteren, yarıdan fazlasıyla; ama bir yandan da yarıdan fazlasının değişimini sağlayan, böylelikle 60'tan 80 Parti Meclisi üyesine çıkarak hem vefayı hem değişimi birlikte yapmış olan kurultayının büyük bir memnuniyetle takip edildi... Biz de bu duyguyu aldığımıza, bu duyguyu içeride hakim olmasından bizim de duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim sizlere.
Tabii ki esas konumuz Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar yürüyüşüdür. Bu yürüyüşün bir mücadele kısmı vardır. Çünkü saldırı altındayız. Bize savaş ilan ettiler. Bize oturduğumuz masada balta çektiler. Biz de kalktık oradan; savaş ilan edilmiş bir parti kendisini, seçtiğini, üyesini, ülkesini nasıl korursa onunla mücadele ediyoruz. Bir de işin yönetme kısmı var. Onunla ilgili de yeni kadrolarımız, yenilenen kadrolarımız, yenilenen parti programımızla birlikte bir yol yürüyüşümüz var. Bu konuda bundan sonra bizi mücadelede gördüğünüz kadar, bu sürecin yönetiminde de aynı gayrette ve aynı kuvvette göreceksiniz.
Ama bir yandan da buradaki insanların artık adalet beklentisi var. Aylardır yazılmayan iddianame nihayet yazıldı. Hep söylediğim gibi; bu lafı ben söylemeye, siz haber yapmaya yorulmadınız, yorulmayalım da. Ama biz bu iddianameyi yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyorduk. Şu anda da Sayın Erdoğan'ın da arkasından çekildiği bir iddianameyle karşı karşıyayız. Düşünün ki bir Cumhuriyet Savcısının HSK'dan izin de almadan, alsa dahi teknik bilgilendirme... Hele hele artık iddianame kabul edilmiş, yargılama aşaması başlamış, oraya etki edecek sözler; ama işte 'suç örgütü lideri' diyor. Tutuyor arkadaşlarımızın her birisiyle ilgili sanki haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı varmış gibi konuşuyor ve çıkıyor iddianamesini savunuyor.
AK Parti tarafta bu iddianameyi savunacak kimse kalmadığı için, nasıl savunsun insanlar? Kandırdınız onları; 'somut delil gelecek, somut delil gelecek'. 15 gün önce burada söyledim. Bütün somutlukları yalancı, iftiracı gizli tanıklarıydı. Gizli tanığın ifadeleriyle Ahmet Başkanı tutukladılar, gizli tanığın adını değiştirdiler. Bu ancak dizi filmde oyuncu değişirken olur. Nasıl olur? Senaryoyu kimin oynadığının önemi yok ki. Sen oyuncuyu değiştirebilirsin. Sen orada bir gizli tanık, 'Ben bunu gördüm, bildim' diyecek. Sonra cinnet geçirecek, intihara kalkışacak, sizi tehdit edecek. Aynı ifadeleri başka bir gizli tanığa yazacaksınız. Demek ki tanıklığın hakikatle alakası yok, tanıklığın siparişle alakası var. Bu iftiraları... Ha bu söylese olur, o söylemedi İlke söylese olur.
Bu insan gerçekse, olay gerçekse değişir mi arkadaşlar? Dizi oyuncusu değiştirir gibi, aynı ifadeleri öbür tanığa yazıp, 'Evet artık bunları Çınar söylemiyor, İlke söylüyor'. Böyle şey olur mu arkadaşlar? Böyle şey olur mu? O yüzden de kim çıkacak savunacak bunu hadi? Çıksın karşıma Sayın Erdoğan'la canlı yayında konuşalım. Oyuncu değiştirir gibi futbol maçında, gizli tanık değiştirmeyi iddianame yazılırken... E nasıl AK Parti Grup Başkanvekilleri bu iddianameyi savunsun? AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri nasıl savunsun?
Öyle olunca Sayın Erdoğan da çekildi iddianamenin arkasından. Çıkmış Başsavcı basın toplantıları yapıyor. Yakında araç da giydirir. Otobüsün üstüne iddianameden birkaç şeyi koyar, elinde mikrofon 'Biz iddianameyi yargılıyoruz', bu da savunmaya çıkar. Hadi! Denemesi bedava. Çağlayan'ın önüne çek otobüsü, topla bakalım bizim gibi 100 bin kişiyi göreyim. Kim inanacak? Kim duracak arkasında bu kadar iftiranın?
"Artık beklentimiz, bir an önce, bu Cuma'dan geçi yok herhalde artık. Zaten 14 günlük sürede olmalıydı. Hadi iddianame kabul edildi, tensip zaptı bekliyoruz. Tensibin, mahkeme gününün ilan edilmesinin, makul yakın bir zamana ve bir an önce arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasına ihtiyaç vardır.
Biz arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını... Aynı suçlardan Erdoğan nasıl tutuksuz yargılandıysa, aynı suçlamalarla, arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını bekliyoruz. Maalesef dün... Birazdan arkadaşlara söyledim, hazırlarlarsa paylaşacağız. Maalesef Sayın Bahçeli'nin Mayıs ayında, Temmuz ayında, ilerleyen zamanlarda TRT'den yayınlanma konusunda verdiği desteğe rağmen, Sayın Erdoğan'ın da 'Sayın Bahçeli böyle söylemişse uygun olmuştur, hayırlı olsun' demesine rağmen, dün televizyonlardan canlı yayınlanmasını mahkemenin, öneren önergemize Cumhur İttifakı milletvekilleri ret oyu verdi.
Sayın Bahçeli 'Doğrusu budur, yapılmalıdır' diyor. Sayın Erdoğan 'Sayın Bahçeli böyle diyorsa ben de destekliyorum' diyor ama grubundaki milletvekilleri canlı yayın önergesini reddettiler. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Bir an önce o zaman AK Parti, Cumhur İttifakı kendi önergesini getirmelidir. Biz de tüm televizyonların, isteyen her kanalın canlı yayın yapabileceği, TRT'nin de bir kanaldan bunu devamlı yayınladığı, kesintisiz yayınladığı yargılamayı biz destek verelim Cumhur İttifakı önergesine. Yani CHP'nin teklifine, kanun teklifine oy vermiyorlarsa biz onlara inkine vereceğiz. Ama sözlerinin arkasında dursunlar.
İddianamenin arkasında duramadıkları için sözlerinin arkasında durmuyorlarsa bu başka bir gerçekliktir. Başka bir gerçekliğe işaret eder. O zaman şunu söylüyorum; HSK toplanacak. Bu 8 ay boyunca Ekrem İmamoğlu'nun arabalarını televizyonlarda konuşturdular, MHP milletvekili çıktı '560 milyar' dediler, 560 lira çıkmadı. Efendim 'Parkenin altından 2 milyon dolar' dediler, 2 TL çıkmadı. Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin kasasından 'dolar' dediler, mühür çıktı. Yayla Evi'nin kasasından 'Euro' dediler, 48 tane beylik silahın mermisi çıktı.
Bu yalanlar... Şimdi canlı yayında TRT'de bütün köylere kadar herkesin bu yalanları yargıladığımızı görmesinler diye yayın sözlerini tutmuyorlarsa, bu başka bir gerçeklik. O zaman toplanacak Hakimler Savcılar Kurulu, Sayın Adalet Bakanı gidecek oraya başkanlık edecek ve bu yalanları gerçekmiş gibi aylarca servis edenleri bir sorgulayacak. Öyle çatır çutur ekran başkanı bütün hakimlerini değiştirmekle olmaz. Esas bu 'Aktrolller' çetesine müdahale edilecek.
Şimdi arkadaşlar, Türkiye'de ikili hukuk sistemi olmasa, o bizim videosunu yayınladığımız bütün o gazeteciler gerçek dışı bilgiyi alenen yayma suçundan cezaevine girmezler mi? Herhangi bir arkadaşımız ya... Şimdi ismini yanlış söylemeyeyim, hatırlatırsanız adını da söyleyeyim; bir tutukluyu salıvermişler diye haber yapıyor. E dışarıda görmüş. Meğersem salıverilmemiş de izinli çıkmışmış. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçundan gözaltı işlemi yapıyorsunuz. Yaz boyunca bütün yalan bilgileri her akşam televizyonda savunan kişiler sorguya dahi çağrılmıyor. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçu bu değil mi?
Bu gazetecilik faaliyetiyse o da gazetecilik faaliyeti. O suçsa bu da suç. O yüzden ikili hukuk yapıyorlar. O kadar gazeteci, vallahi üzülüyorum. Vallahi üzülüyorum. Televizyonda çıkmış çok emin, çok kesin konuşuyor. 'Ben' diyor 'Çok net biliyorum ki...' Belli ki içeriden söylemişler. 'Çok net biliyorum ki böyle böyle böyle...' Hiçbiri çıkmadı arkadaşlar, yok. O yüzden TRT canlı yayınına Cumhur İttifakı niçin hayır dediğini netleştirsin. 'CHP getirdi ondan hayır dedik' diyorsa kendisi getirsin. 'Bu iddianameyle ilgili dünya kadar yalan afişe olacak ve rezil olacağız, biz vazgeçtik canlı yayından' diyorlarsa söylesinler, millet bunu bilsin. Ben Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinden bu konuda net, net bir şey duymak istiyorum. 'Yayınlayamayacak haldeyiz' deyin o zaman. 'Kandırdı bizi bunlar' deyin o zaman. Dağıtın o zaman o çeteyi. Dağıtın o çeteyi.
Sayın Fatih Altaylı'yla da görüştüm. Kendisine yapılan haksızlığa o da inanamıyor, ben de inanamıyorum. Bu kadar zaman tut... Bakın bu suçtan başkaları da yargılandı. Fatih Altaylı'nın bir ifadesinden, hem de aradaki telafi edici bütün ifadeler çıkarılıp adeta 'kes kopyala yapıştır'la Cumhurbaşkanı'nı tehdit ve fiili saldırı gibi değerlendirilir diyor. Bir de doktrinden bir şey koymuşlar oraya. Ne tehdit etti, ne bir şey dedi. 'Bu ülke tek adamları sevmez, tek adamların başına şunlar gelir, bunlar gelir' gibi bir lafı bir yere çekerek söylüyorlar.
Ya örnek davalar var arkadaşlar. Kişi bir terör örgütünün mensubu. Terör örgütünün logosuyla Cumhurbaşkanı'nı tehdit etmiş. Ve demiş ki 'Şuraya gelirsen sana saldırırım' demiş. Şimdi bu, fiili saldırıya teşebbüs planlama gibi yapılmış, yargılanmış, ceza almış. Cezayı aldığı gün tahliye etmişler arkadaşlar. Dört harfli bir terör örgütünün, silahlı terör örgütünün üyeliğinden de suçlu olan birisine, Cumhurbaşkanı'nı tehdit ve fiili saldırı üzerinden ceza verdikleri gün Yargıtay aşamasında serbest bırakmışlar.
Fatih Altaylı'nın sözünde tehdit yok, elinde silah yok, bir örgütü yok, bir saldırı niyeti yok, teşebbüs yok. Soruyorlar soru, 'Bu ülke tek adamları sevmez falan filan...' Tek adamların başına neler geldi bilmem ne falan filan, izin vermez millet... Buradan Cumhurbaşkanı'na fiili saldırı çıkarıp da ceza vereceksin. Gerçekten onu yapan, geçmişteki 'Buraya gelirsen saldıracağım sana, sokmam seni' diyen terör örgütü üyesine bile Yargıtay aşamasında tutuksuz yargılama...
Hepsinin örneği ortada. Dün arkadaşımız Gazeteci Furkan'ın ceza alıp serbest bırakılması çok doğru. Ceza çok haksız ama bu haksız cezanın bir üst mahkemeye gittiği sırada burada içeride tutulabilir mi ya kişi? Ya yanlış yapıyorsanız? Ki yanlış yaptınız, dünkü kararda da yanlış yaptınız. Ama hiç değilse, hiç değilse tutuksuz yargılanacak... Bundan sonraki evre istinaf ve Yargıtay aşaması tutuksuz geçecek. Çünkü üst mahkeme bu kararı bozacak. Yazık, neden dursun içeride? Bakın 'Aktrolller' zihniyeti o karara da hemen dün akşam itiraz etti. 'Hayır' diyor, 'Bir de içeride kalsın, tutuklu kalsın' diyor.





