Göz açıp kapayıncaya kadar Balkanlar kaybedilmişti. Sahilde toplanan binlerce Türk vatanını son kez görüyordu. Vatanlarını oyalı yaşmaklarına saklayıp Anavatan’a göç etmekteydiler. Nice dedenin kabrinde son kez Fatiha okunduktan sonra Girit terkedildi.
Memleketin sınırları Anadolu’ya kadar çekilince Hüseyin Karavana umutlarını, kara dumanlar saçarak giden gemiyle Adana’ya taşıdı. Kundağında duran çocukları yeni hayatın da alametiydi. Kulağına ezan okundu adı Mustafa Fehmi kondu. Anası Zeynep hanımın kucağına bırakılan Mustafa’ya peygamberin adı verildi. Mustafa Fehmi, güç bela sığındıkları bu toprakları işgalden kurtaracak kahramanla aynı ismi taşıdığını tarih öğretecekti.
Yunan denize dökülmüştü, cumhuriyet ilan edilmişti ama mücadele daha yeni başlıyordu. Mustafa Fehmi cumhuriyet devrimlerini sürdürmek için eğitim sancağı altına girdi. Bursa Muallim Mektebi’nde okurken soyadına kavuştu. Ata topraklarını kaybedenlerin geçmişe özlemi derin olur. Mustafa Fehmi de tarihe o kadar meraklıydı ki arkadaşları ona Kubilay Han’ın adını taktı. 1926’da Mezun olduğunda artık onun adı Mustafa Fehmi Kubilay’dı.
Yedek subay olarak görev yaptığı İzmir Menemen’de isyan patlak verdi. Kubilay gibi Giritli ve peygamber adı alan Derviş Mehmet kendini mehdi ilan edip yeşil bayrak açtı. Şapka devrimini bahane ederek etrafında topladığı Menemenlilerle cumhuriyete karşı isyan ettiler. Mustafa Fehmi Kubilay cumhuriyeti korumak için göğsünü siper etti. Şeriat naraları atan güruh tarafından silahsız olmasına rağmen kafası kesilerek katledildi. Menemenliler 23 Aralık 1930’de Nakşi şeyhleri ile birlikte Kubilay’ın başını bir asaya geçirip sokakları yakıp yıktı. Kubilay’ın evladı Vedat Aktuğ daha iki yaşına girmeden yetim kaldı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşanan hadise sonrası İzmir Türk Ocağı'nda çekilen fotoğrafı
Cumhuriyet ayaklanmayı bastırıp sorumluları darağacına gönderdi. İsyanın başı Şeyh Esat Erdebili yaş haddinden ipten kurtulup hapse tıkıldı. Kısa bir süre sonra da yaşamını kaybetti.
Maalesef esas hikaye buradan sonra başlıyor.
Atatürk’ün ebediyete uğurlanmasıyla birlikte cumhuriyet devrimi önce durdu, sonra da gerileme süreci başladı. Tarih 1960’ı gösterdiğinde Sefa Camii ibadete açıldı. Yıllar yılları takip etti, 2017 yılında Sefa Camii restorasyonunda kütüphane türbeye çevrildi. Caminin temelinde hangi mahkumun kemikleri olduğunu söylememize gerek yok. Oldu bittiyle cumhuriyete karşı ayaklanıp hüküm giymiş birinin türbesi oluşturuldu.
Keşke bu yazıyı burada bitirebilseydim…
Geçtiğimiz yıl ÇEDES projesi kapsamında cumhuriyet okullarında eğitim gören çocuklar sınıftan alınıp bu türbeye götürüldü. Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü Erdebili’nin ne mübarek bir insan olduğuna dair çocuklara uzunca bir eğitim verildi.
Kubilay’ı katledenlerin sahip çıkanı var. Devrim şehidine sahip çıkanlar yok mu?
Mustafa Fehmi Kubilay’ı öğretmen yapan Bursa onu böyle sessiz mi anmalıydı?
Laiklik mücadelesi verirsek sivriliriz diye mi düşünülüyor?
Peki ya Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi önünde Kubilay’ın meslektaşları daha kaç yıl bakımsız büstün önünden geçecek?
Önünden geçecek diyoruz çünkü anma düzenlemeye değer görmüyor olabilirler.
Bursa’da yerel yöneticiler kentimizin değeri olan cumhuriyet şehidinin hala bir anıtını dikmeyecek mi?
Sivil toplum kuruluşları Bursa’da Kubilay etkinlikleri düzenlemeyecek mi?