Çok iddialı bir cümle ama gerçek olduğuna yürekten inanıyorum; günümüzün Deniz Gezmiş’i Ekrem İmamoğlu’dur.
Doğrusu sosyalist soldan gelmeyen birinden yani Ekrem İmamoğlu’ndan bu direnci beklemiyordum.
İktidarın FETÖ’den öğrendiği kumpasa karşı dimdik durmasına, mahkeme salonlarını adeta miting meydanlarına çevirmesine sadece şapka çıkarmıyorum, saygı duruşunda da bulunuyorum.

****
Ekrem İmamoğlu ile arkadaşlarını hapse atanların yüreği olsaydı, o duruşmalar TRT’den veya isteyen kanallardan yayınlanır, ‘Hanya da Konya da belli olurdu!’
Her zaman olduğu gibi kendi sözlerini çiğneyip yuttular! ‘Duruşmalar TRT’den yayınlanabilir’ önerilerine TBMM’deki AKP ve MHP’liler hayır oyu vererek, İmamoğlu korkularını ortaya koydular.
Bu tutarsız davranışlarına karşın utanmadan, sıkılmadan TBMM kürsüsüne çıkıp, Ekrem İmamoğlu için ‘hırsız’ diye suçladılar.
****

Ekrem İmamoğlu haklılığının verdiği özgüvenle sadece mahkemeyi yürütenlere değil onu hapse koyan iradeye de posta koyarak, tarihin haklı noktasında durduğunu gösterdi.
****
Ekrem İmamoğlu’nun tek suçunun AK Parti’yi defalarca yenmek olduğunu biliyoruz.
Bütün otoriter ülkelerde olduğu gibi baş edilmeyen muhalifler hapse tıkılıp, tutsak edilerek, iktidar mensuplarının ayyuka çıkan hırsızlıklarının hem önünü perdelemek istiyorlar hem de koltuklarının devamı sağlamaya çalışıyorlar.
Saddam Hüseyin, Beşar Esad, Putin, Aliyev, Orta Doğu ve Türk coğrafyasının diktatörleri, Mısır darbecisi Sisi hepsi aynı yolun yolcusu değiller mi?
Türkiye’ye bu dar elbiseyi giydirmeye çalışanlar bilsinler ki, 1876 yılında meşruti bir rejim arayışı sonucunda anayasanın yapıldığı, İttihat ve Terakki’nin iktidarı elinde tuttuğu 1909 seçimlerinde yurttaşın oy kullandığı, Atatürk’ün çağdaşlaşma yolunu açtığı, İsmet İnönü ve CHP’nin çok partili yaşama geçirdiği Türkiye Cumhuriyeti’nde saltanat özlemleri, tek adam rejimleri sonuca ulaşamaz.
1968 kuşağının devrimci gençliğinin lideri Deniz Gezmiş nasıl ki bütün tabuları yıkıp, gençliğe bir yol açtıysa, günümüzün Deniz Gezmiş’i Ekrem İmamoğlu da demokrasiye gidişin, hukuk devletine varışın, ekonomik kalkınmanın yolunu açacaktır.
CHP KABİNESİNE İTİRAZIM VAR
Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın Sağlık Bakanı olmasını yürekten alkışlıyorum. Doğru bir tercih oldu. Bu anlamda CHP yönetimini kutluyorum.
Ancak, ukala, halktan kopuk, siyasal çizgisinde solun hiçbir izi olmayan Sencer Solakoğlu’nun Tarım ve Orman Politikaları Kurulu Başkanı olmasına doğru bulmuyorum.
Araştırmadan üzerine vazife olmayan konulara giren, gereksiz yere iktidarın et vurgunu yapan bürokratını savunan, Bursa Veteriner Hekimler Odası’nın ilaç ve tedavi önermesi üzerine savcılığa şikayet etme kararı verdiği Sencer Solakoğlu’nun bu göreve getirilmesi popülizmden başka bir şey değildir.
TARTIŞILAN FOTOĞRAFTAKİ BURSA AYRINTISI

Bu fotoğraf çok konuşuldu. Pek çok mecrada yayınlandı. Binali Yıldırım'ın kardeşinin de yer aldığı çok tartışılan fotoğrafın Bursa'yı ilgilendiren bir yönü de var. Bursa Vali Yardımcısı Salih Altun o karede yer aldı.