Sevgili Bursalılar, Bursa’ya yolu düşenler, bu kentten gelip geçenler!
Kentin göbeği Heykel, Atatürk Caddesi'nden Maksem’e doğru çıktığınızda, yolunuzu birkaç yüz metre yukarıya, Uludağ’ın dört mevsim ayrı güzellik saçtığı yüksekliğe doğru yöneltirseniz, karşınıza muhteşem bir tarihi bina çıkacak…
1844 yılında Av Köşkü olarak yapılan, beton yerine Arnavut kaldırımlarının döşendiği, Bursa’ya kuş bakışı bakılan tarihin getirip önümüze bir sergi gibi koyduğu yere Hünkar Köşkü’ne varacaksınız!

Müzede sergilenen, Yılmaz Büyükerşen hocanın gerçek boyutlarda yaptığı balmumu Atatürk heykelinin yanı sıra büyük liderin eşyalarının sergilendiği Hünkar Köşkü’nün tarihi havasını soluyacaksınız.
Ancak hemen bitişiğindeki kafeden-restorandan Bursa’nın katledilen yeşilini, beton ormanını ibretle seyredebileceksiniz!
Bir yanınız tarih kokacak, öbür yanınız bahar bahçe demek isterdim ama beton olacak.

****
Atatürk, 1922 yılında gelmiş ilk kez Hünkar Köşkü’ne; henüz savaşın ateşinin sürdüğü dönemde 12 gün kalmış…
Sonraki yıllarda birçok kez ziyaret etmiş, köşkün bahçesinde Türk tarihinin önemli simalarından Sabiha Gökçen’e burada rastlamış…

****
Sizi bu yazıda o köşke neden yolunuzu düşürdüm biliyor musunuz?
Türkiye’de en çok tartışılan bir devrimin, Şapka Devrimi’nin öyküsünün anlatıldığı bir sergiyi izlemenizi önereceğim de ondan…
Açılışa gittim, katılım zayıf, ilgi kötü ama serginin sunumu ve içeriği muhteşemdi.
O sergide, şapkadan yola çıkarak Türk tarihinin bir kesiti gözlerimizin önüne serildi.

****
Peki neden Şapka Devrimi? Neden Bursa? Dahası neden Hünkar Köşkü derseniz, yanıtı şöyle:
Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında Kastamonu’da açıkladığı şapka devriminden sonra ikinci kez Bursa’ya gelerek, Hünkar Köşkü merdivenlerinde halka açık toplantı yaptı.
Bir tür ilk denemeydi bu toplantı; halkın bu devrimi tutup tutmadığını Bursa’da test etti Büyük Önder Atatürk…
****

Tam bu noktada şu soru sorulabilir elbette, şapkaya ne gerek vardı?
Giyimin, kuşamın toplumların kimlik gelişimleri üzerine etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlandı.
‘Tepeden tırnağa uygar bir ulus olmak’ istiyorsak, giyimi de kuşamı da değiştirmek zorundaydık.
Dönüp kendi kişisel tarihimize bile baksanız bunu görebilirsiniz!
Geçmişteki giydiklerinize bakın, bir de bugünkü seçtiklerinize…
****
Şapka devriminin yapıldığı dönemde Erzurum, Rize, Giresun, Sivas başta olmak üzere bazı illerde devrime şiddetli itirazlar oldu.
Bakmayın siz ‘Şalcı Bacı asıldı’ yalanına, o bir senaryoydu, şapkayla ilgisi yoktu.
Gerici ayaklanma teşebbüsü nedeniyle İstiklal Mahkemelerinde yargılananlar, ceza alanlar oldu ama sadece şapka nedeniyle asılan bir kişi bile yoktu.
Ayrıca unutmayalım ki 1925 tarihinde gerici Şeyh Sait ayaklanması gerçekleştirilmiş, 13 yerleşim yeri isyancıların eline geçmişti.
Cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünüldüğü bir dönemde aşırı bazı davranışlar olmuş olabilir ama bu yüzden kimse asılmadı.

****
Tarih bize gösterdi ki şapkaya itiraz edenler, fese de şiddetle karşı koymuşlardı.
Fesi zorunlu hale getiren İkinci Mahmud’u ‘Gavur Padişah’ olarak niteleyip çarmıha germişlerdi.
****
Oysa Türk’ün geleneğinde şapka vardı ve Orta Asya’da börk kullanılıyordu.
“Başsız Börk, tatsız Türk olmaz” sözü, Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lugatit Türk’te kayıtlıdır.
Bu arada şunu anımsatayım, Anadolu’daki Alevi-Türk isyancılarının başında Kızıl Börk bulunurdu.
****
Sadece Şapka Devrimi’ni değil, Türk tarihinde giyim-kuşamın öyküsünü görsel bir şölen eşliğinde izlemek istiyorsanız, yolunuzu Hünkar Köşkü’nü düşürün lütfen!
Hem tarihin içinde yolculuk yaparsınız hem de bir büyük çelişki olarak yeşilini yok ettiğimiz, suyunu tükettiğimiz, tarihini betona gömdüğümüz aziz Bursa’ya tepeden bakmış olursunuz!

****
Bu yazının dipnotu: Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız’a, ev sahibi, etkinliğin sorumlusu Bursa Miras Daire Başkanı Güney Özkılınç’a, Hünkar Köşkü Müze Sorumlusu, sergiyi gelenlere bıkmadan usanmadan anlatan Zehra Anbartepe’ye, sergiye büyük yaratıcılığını katan Tuba Okat’a, işin teknik boyutunu çözen Bizerk reklamın yöneticisi Ferruh Yılmaz’a kendi adıma teşekkür ederim.