Bursa Saati yönetici ekibi (Erdal Akaltun, Aysın Komitgan, Yüksel Baysal) olarak Mudanya ve Gemlik belediye başkanlarını ziyaret ettik.
Başkan Deniz Dalgıç’ın koltuğunun karşısında cama yazılı ev ödevleri vardı.
Başkan her başını kaldırdığında orada yapılacaklara bakması işini ne kadar ciddiye aldığının somut kanıtı…
Yayın Yönetmenimiz Aysın Komitgan’ın dikkatini çekti, ‘Kadın Müzesi’ yapacak Mudanya Belediyesi…
Aramızda espri konusu da oldu, nasıl yani? Güzel kadınların olduğu bir müzenin kapısında kuyruk olur dedik ama Deniz Başkan, kadına ilişkin her türlü bilgi, belge, doküman, yazılı-görsel materyalin olduğu bir müze planlandığını öğrendik.
Kadın sorunlarını önceleyen ve Türkiye’de örneği olmayan bu müzenin eski Rum evlerinden birinde yapılması için çalışmalara başlandığı müjdesini de aldık.
GEMLİK’E BURSA LİMANI
Başkan Şükrü Deviren’en makamına vardığımızda Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hamoğlu ile toplantı halindeydi. Doğru Yol-Demokrat Parti camiasının önde gelen isimlerinden Mehmet Hamaloğlu’nun nesi oluyorsun şeklindeki ilk soruma, “Oğluyum” yanıtını alınca çok mutlu oldum.
Şükrü başkan haritayı açtı, Gemlik’e 500 araçlık bir yat limanı kazandırmak için harekete geçtiklerini anlattı. Hukuk Fakültesi önünden Gemlik’in girişine kadar olan bölge liman olarak belirlendi.
Hem Gemlik’in merkezine hareket getirecek hem de turizmi canlandıracak böylesine bir proje, kendi içine kapanan Gemlik’i yeniden bölgenin yıldızı haline getirebilir.
1 MAYIS’TA YÜRÜDÜK
Çok kalabalık değildi Bursa’daki yürüyüş ama katılanların renkliliği, çeşitliliği anlamında olağanüstüydü.
Alanın dört bir yanı rengarenkti.
Sosyalist grupların tamamına yakınının temsilcileri vardı. En kalabalık grup CHP’ydi.
Benim en çok dikkatimi İslami duyarlılığı olan, Filistin halkına destek veren Müslüman kimlikli eylemcilerdi.
Pankartları da ilgi çekiciydi.
****
Mustafa Bozbey, Şadi Özdemir, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi pankartı önüne geldiler, birlikte fotoğraf çektirdik ama İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu ile yol boyunca birlikte yürüdük. Türkoğlu’na dışardan gösterilen ilgi doğrusu görülmeye değerdi. Kayseri’den çıkan gariban bir ailenin çocuğunun Bursa’nın gözbebeği haline gelmesi incelemeye, araştırmaya değer bir konu…
DEMOKRASİ GRUBUNUN KONUĞU MÜMTAZER TÜRKÖNE’YDİ
Yeni çözüm sürecinin kuramsal aktörü kimlerdir diye sorulsa sanırım ilk sıralara Mümtazer Türköne’yi yazmak gerekir.
Devlet Bahçeli’nin sahip çıkarak, cezaevinden çıkardığı, düşkün diyerek sözcülüğünden attığı Türköne, süreci doğru yaklaşımlarla, esas olarak Türk milliyetçiliği kuramsal çerçevesinden yorumlayarak anlattı.
O konularda ikna ediciydi.
Hukuk ile çözüm süreci arasında kurduğu bağ değerliydi.
Otoritleşmeye, iktidarın hukuk dışı uygulamalarına karşın barış sürecinin önemli bir kaldıraç olabileceğinin altını çizdi.
Ancak geçmişe ilişkin bir özeleştiri yapmadı. FETÖ ile çıktığı yolculuğu (Onlardan olmamakla birlikte), ‘Apo’yu paşa yapalım’ söylemini, ‘Atatürkçülüğü kendime hakaret sayarım’ sözünün bağlamlarını anlatarak savunmaya devam etti.
Masadan anlaşamasak da zenginleşerek kalktık.