Basında yeterince yankı bulmadı ama geçtiğimiz Mevlit Kandilinde, Nilüfer Kültür Mahallesi Akşemsettin Camisinde meydana gelen bir olay oldukça düşündürücüydü.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, BURFAŞ eliyle kandillerde, bayramlarda cami önünde stant kurar, vatandaşa lokma ikramı yapar.

Stantta Türk Bayrağı’nın yanı sıra, Atatürk fotoğrafı ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin flaması bulunur.

****

Bu kandil akşamı da aynı şeyi yapan ekibe bu kez Akşemsettin camisinin dernek başkanı müdahale ederek, Atatürk posterinin asılmasının siyaset olduğunu söyleyerek, takılı fotoğrafı yere atar.

****

Sözü daha fazla uzatmayayım, o akşam direnişiyle Atatürk fotoğrafını yerine asan, bundan ötürü linç girişimine maruz kalan Nilüfer Belediye Meclis Üyesi Ali Ekber Can’a bırakayım:

Meclis toplantısından bir süre sonra eve dönerken bir telefon geldi, Mahallemizdeki AKŞEMSEDDİN camisinde ATATÜRK bayrağı indirilmiş diye.

Eve doğru gidiyordum, yoldayım camiye geçiyorum dedim.

Bu esnada 20.54’de mahalle grubumuzu bu konuda bilgilendirip camiye gittim.

Büyükşehir masalarının başında 2 bayan görevlimiz vardı.

‘Ne oldu burda?’ diye sordum.

O esnada ATATÜRK bayrağının buruşturulup atıldığını, demirlerin de dağınık şekilde yerde olduğunu gördüm.

2 bayan arkadaşımız ATATÜRK bayrağını cami dernek başkanının indirdiğini, astırmadığını söyledi.

Bayrağı aldım düzeltmeye çalışırken ben asayım gelsin indirsinler dedim.

O esnada dernek başkanı (Rahmi diye biri) bağırarak, ‘Ben bu bayrağı astırmam, asamazsınız, sıkıysa asın görelim’ diyerek kalabalık bir grupla üzerime yürüdü ve arbede başladı.

Elimden bayrağı almaya çalıştıkları sırada bir taraftan direnirken ben de bağırarak ‘Burası Türkiye Cumhuriyeti, burası Yunanistan, İsrail, Rusya değil, ne demek Atatürk bayrağını astırmam, siz bugün bu camide namaz kılabiliyorsanız bu Atatürk'ün sayesinde’ dedim.

Bu kişi, ‘Burası siyaset yapma yeri değil’ diye camiye gelen vatandaşları kışkırtmaya devam etti.

Bu arada elimde bayrakla lokma masasının arkasını dolaşıp bayrak demirlerini yerden toplamaya çalışırken mahalle üyelerimiz Serdar Ünal, Osman Güven ve Uğur kartum geldiler.

Onlar arbedeye müdahale ederken, kalabalık grup daha da azgın bir şekilde üzerimize yürüdüler ve bir itiş kakış oldu.

Bu sırada 2 sivil ve birkaç resmi kıyafetli polis ekibi geldi ve biz demirleri kırılmış olan bayrağı takmaya çalışıyorduk.

Polisler bana durumu sorduklarında, onlara olayı anlatırken, arkadaşlar bayrağı tamir edip yerine oturttular.

Hemen sonra polisler takviye ekip istemişler.

Bizler uzun bir mücadeleden sonra amacımıza ulaştık ve BAYRAĞI YERİNE TAKTIK!

Daha sonra dernek başkanı olan ve olayı kışkırtan kişi camiye girdi.

Polisler çıkmasını bekledi ve namazdan sonra işaret edip olayın sorumlusunun ve kışkırtanın bu kişi olduğunu gösterdim.

‘Halk dağıldıktan sonra müdahale ederiz’ dediler ve öyle de yaptılar.

Bir süre kendisiyle konuştuktan sonra bana şikayetçi olup olmadığımı sordular.

Konunun hassas bir konu olduğunu ve uzatmamızın doğru olmayacağını söyleyerek darp yoksa şikayet etmememizin daha doğru olacağını söyledi emniyet amiri.

Ben de eğer şikayetçi olmazsak burada kalmayacağını, daha ileri gidebileceklerini buna fırsat vermemek için şikayetçi olduğumu ve ceza almasını istediğimi söyledim.

İtiraz etmediler ve Serdar Ünal ile Uğur Kartum arkadaşlarımızla birlikte karakola gidip şikayetimizi yaptık.”

****

Camilere yardımı, temizliği en öncelikli yerel yönetim görevi olarak üstlenen Mustafa Bozbey’in başkanı olduğu Bursa Büyükşehir Belediyesi ekibinin başına gelenler Atatürk’e karşı önyargıların bir örneğiydi.

Ne yazık ki siyasal iktidar bu tür davranışlara büyük hoşgörü gösterirken, tersi durumda, örneğin bir siyasal aktör olan Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı yere atılsaydı ters kelepçeyle gözaltı olurdu.

Nitekim, Gemlik’te iki partili İsrail’le yapılan ticareti protesto etmek için AK Parti Gemlik İlçe Başkanlığı’nın kapısına kola döktü.

Binada asılı bulunan Tayyip Erdoğan fotoğrafına denk geldi diye bu iki kişi gözaltına alınıp yargılandı.