Ülkemizde lâiklik kavramı içeriği boşaltılarak bir kesim tarafından sabit fikirlilik ve tamamen ben merkezli zihniyetin, kendisince ve aslına aykırı olarak kullandığı aparata dönüştüğünden, din nefretinin beraberinde inançlarıyla yaşayan insanlardan nefret etmeye dönüşmesi olarak algılanıp uygulanmaktadır.

Kendisi gibi düşünmeyen, aynı hayat tarzını benimsemeyen herkesi kendisine tehlike olarak algılayıp, saygı duymayan, yaşam hakkı tanımayanların, herkese müdahale ederek ayar vermeye çalışan, zorlayan ve dışlayanların, elinde sopaya dönüşen lâiklik, kendi gerçek anlamından koparılarak aynı kesim tarafından değersizleştirilmiştir. Oysa Lâiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin vicdan, ibadet, din özgürlüğünün sağlanması demektir.

Din ve devlet işlerinin birbirine karışmaması ne demektir?

Şeriat denilen dini sistemin yönetim tarzı, inancın belirlenmiş kuralları üzerinden gerçekleşir ve bu kurallar o ülkede yaşayan genel kurallar üzerinden herkes için özel kurallar üzerinden inançlı insanlar için uygulanır. Bir eylem ya da söylem inanç sistemi içinde Kur’an beyanlarına göre yasaklanmışsa ve bunun yasak olduğu bilinerek işlenmişse, karşılığı olan cezanın da kabulü devreye gireceğinden gerekli ceza verilmektedir. Örneğin, hırsızlık o ülkede yaşayan herkes için geçerli olan genel kuraldır ve hırsız ister inançlı ister inançsız olsun cezası vardır. Birisi bunu bilerek hırsızlık yaptıysa cezayı kabul etmiştir. Ceza kişiye göre değil suça göre uygulanan adalet gereğidir. Lakin, inanç sistemi içinde olup sadece inanan insanlar için geçerli olan, Ramazan’da Oruç tutma, cuma günü Cuma namazına gitme gibi kurallar çiğnendiğinde önce inançlı olduğunun beyanı istenir sonra cezası kesilir çünkü sen inançlı olduğunu iddia ediyorsan o inancın kurallarını da kabul ettiğini ve yerine getireceğini de kabul etmiş oluyorsun. İnançlıyım deyip gereğini yapmamak inanca bilerek zarar vermek olup münafıklığa hizmet etmektir. Şeriatın görevi toplumun huzur ve düzenini sağlarken inanç sistemine zarar gelmesini önlemektir de. Bu sebeple aslında şeriat içinde yasak olan her şey bugün devleti yönetmek ve huzuru, güveni, barışı sağlayıp korumak için kullandığımız kanunlarla örtüşmektedir çünkü gaye aynıdır.

Peki fark nedir?

İnançlı olmayan insanlar için hiçbir fark yokken fark, inançlı olduğunu söyleyip gereğini yerine getirmek yerine hayat tarzı, tersi olanlar içindir çünkü lâik sistemde insanlar inançları üzerinden yönetilmezler. Şeriatta Müslümanım diyen kişiler şeriatın gereği olan ibadetleri yapmak zorundayken lâik sistemde bu zorunluluk kalkmıştır yani laiklik inanç sistemini insanlara zorla dayatmayı ortadan kaldırmıştır. Bu iyi midir kötü müdür? İnsanlar inancını yaşamasının zorla dayatılmasına gerek duymadan kendi istedikleri için yapabiliyorlarsa ve yaşarken tam tersi durum için zorlanmıyorlarsa sıkıntı yoktur. Laik bir yönetim sistemi, inancı yok eden değil tam olarak bunu sağlayan sistemdir.

Devlet lâik olduğu için devlet ve millete zararı bulunmayan herkes özgür olmalıdır.