Siyasal İslamcılıkla anılan bir partinin devri iktidarında Diyanetin sakıncalı gördüğü Kuran Meallerini imha etme yasasının çıkmış olması hayli düşündürücü. Ne devlete, ne millete hiçbir yararı olmayan, esasında günümüz şartlarında uygulama imkânı da olmayan bu absürt yasanın iktidara da hiçbir fayda sağlamayacağı, tersine zarar vereceği çok açık. O halde niye çıktı bu anlamsız yasa?

“İslam’ın temel niteliklerine aykırı” mealleri imha etme fikrinin arkasında Diyanete hâkim olan malum tarikat ve cemaatlerin etkili olduğunu, bunların kendi arkaik anlayışlarının dışında kalan İslam anlayışlarına geçit vermek istemediklerini söyleyenler var, bu düşünce kısmen doğrudur. Zaten onlar da icraatları ve söylemleriyle bu görüş sahiplerini teyit ediyor, kendileri dışında kalanları kolayca kâfir ve zındık ilan ediyorlar.

Bir diğer görüş KONDA’nın yaptığı kamuoyu araştırmasında daha önceden %2 olan ateist oranının %8’e çıkmış olmasını hükümet kendince bu sapık gördüğü meallerin yaygınlaşmasına bağlıyor. Af buyurun bilmem neresine okunacak ayetlerle performansın artacağını söyleyen ve on binlerce bağlısı olan din bezirgânlarına kabahat bulacak değiller ya. Suçlu muhalif din adamlarının yazdığı mealler ve yazarlarıdır. Mealleri yakılsın yazarları da kâfir, zındık, sapık ilan edilsin.

Bu görüşlere iktidarın yasakçı ve tek tipçi anlayışını da rahatlıkla ekleyebiliriz. Malum iktidarımız çokluktan değil kendi dışındaki yokluktan hoşlanıyor. Tek, tek, tek… Derken gele gele geldik tek din ve tek mezhebe. “Emrediyorum Kuran’dan ben ne anlıyorsam sen de onu anlayacaksın” Emredersiniz komutanım!

Ama bütün bunlardan başka benim henüz tam olgunlaştıramadığım şüphe ve tahmin düzeyinde bir görüş ve düşüncem de var o da şu;

Cumhuriyetin kuruluşunun üstünden bir asır geçtikten sonra kurucu irade ile bir hesap görme ve ona bağlılıktan kurtulma, başka bir şeye dönüştürme gayreti var. Bu gayretin en bariz göstergesi CHP üzerinde yürütülen sistematik operasyonlar. Kılıçdaroğlu döneminde kolu bacağı kırılıp budanan Kemalist yapının kalan kırıntıları da arka arkaya düzenlenen seri operasyonlar zinciriyle tasfiye edilecek gibi görünüyor. CHP ve CHP’ye yapılan operasyonlar ayrı bir ya da birkaç yazı konusu. Bu kadarını söyleyip parantezi kapatarak Diyanet mevzuuna geri dönersek benim düşünceme göre kurucu iradeyi by pas ederek yeni bir ülke ve cumhuriyet kurgulamak isteyen üst akıl Diyaneti de kaldırmak, en azından etkisiz yetkisiz müzelik bir kurum haline getirmek istiyor.

Bu tezime hemen karşı çıkacağınızı, bugünkü Ali Erbaş başkanlığındaki Diyanet’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarına en güzel hizmeti yaptığını hatırlatacağınızı biliyorum. Diyanet nasıl dün Mustafa Kemal’e lazım olduğu için kurulmuşsa bugün ondan daha çok Recep Tayyip Erdoğan’a lazım ve bu yüzden varlığını sürdürüyor. Ama ben daha üst bir aklın Erdoğan sonrası için çalıştığını düşünüyorum. Cenazeyi öldürene taşıtırlar. Kim bilir Kemalist rejimin iki önemli kurumu olan CHP ve Diyanet’i de CHP eliyle bitirmeyi düşünüyordur birileri. Olamaz mı?

Bu yazı burada kalsın, gün gelir açar yeniden okuruz ve vay be deriz, adam o günden bugünleri görmüş ve yazmış.

Yani değerli okur, birileri kendi dar din anlayışına sığdıramadığı mealleri yakmayı planlarken onları da kullanan başka birileri bizzat Diyanet’i yakmayı düşünüyor olabilir. Liyakatsiz başkan ve kadroları, hükümetin günlük politikalarına ayarlı cemaat kaçırtan hutbeleri, halife-i ruyi zemin özentileriyle zaten yeterince tartışmalı hale gelen Diyanet meal yakma kanununu çıkartarak kendi eceline iyice yaklaştı bence. Bu haliyle ölürse nasıl bilirdiniz diye sorulduğunda kendi adıma Diyanet için iyi bilirdik diyemem ve helallik veremem.

Nihayetinde ben Allah’a bağlıyım Diyanete değil. Diyanet biter veya müzeye konursa din de bitmez ve hatta kendi hür zemininde daha gelişir diye düşünüyorum.