Sezai Temelli Ümit Özdağ ırkçılık yapmıştır, tutuklu kalmalıdır dediğinden beri büyük bir hayal kırıklığı içindeyim. Ayrımcılığın, ötekileştirilmenin, adaletsizliğin dibini yaşamış Kürt siyasal hareketinin en üst düzey temsilcilerinden biri bu lafları edince ülkem adına demokrasiden iyice ümit kestim doğrusu. Düşünsenize Dem Parti tabanı için, beklenen, yolu gözlenen adalet daha gelmeden, demokrasi lambasının kırmızı ışığı bile henüz sönmemişken Sezai Bey kendini merkeze çoktan konumlandırmış ve kimin hapiste kalıp kimin serbest kalacağına dair racon kesmeye bile başlamış.

Ümit Özdağ’ın ırkçılığa öykünen faşizan fikirlerine elbette karşıyız. Halkın bir kesimini diğer kesimine karşı kışkırtmak anlamına gelecek beyanları elbette bir davanın konusu olabilir. Ama bilindiği üzere henüz bu davanın ilk duruşması dahi yapılmadı ve sonuçta bu suçtan ceza alsa bile yatarı yok. Irkçılık dediğinizi diliyle yaptıysa sözle, kalemiyle yaptıysa yazıyla cevap verirsiniz. Ümit Özdağ bir siyasi partinin genel başkanıdır, anketlere bakılırsa % 5-6 civarında bir oyu var. O halde bu fikirleri savunan herkesi hapse atamayacağınıza göre bu fikirlere karşı yine fikirle, en önemlisi de insanları bu düşünceye sevk eden istismar alanlarını ortadan kaldırarak mücadele edebilirsiniz.

Bilindiği üzere Ümit Özdağ en çok Suriyeli göçmenler üzerinden propaganda yürütüyordu. Suriye’de Esat rejimi devredildi, yeni yönetimle henüz tam anlamıyla oturtulamasa da eskiye göre daha güvenlikli bir düzen kuruldu. Zamanla bu düzen daha da pekişip iyice yerleşince ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin önemli bir kısmı ülkelerine geri dönecekler. Böylece Ümit Özdağ’ın propagandasının üçayağı birden çökecek geriye kalan tek ayakla yapabilecekleri ırkçılığın etkisi de sınırlı kalacaktır. Varsın bazıları da ırkıyla soyu sopuyla övünsün, çiğ milliyetçilik yapsın. Toplumun sağduyusu bu tür aşırılıkları tölere eder nasılsa, merak edilecek ne var?

Ama ülkemizde maalesef demokrasi yukarıdan indirilmeye çalışılan kudret helvası ve bıldırcın etine benzediği için bir kültür olarak yerleşmemiş, toplumun dokusuna nüfuz edememiştir. Biz Erdoğan’ın gittikçe otoriterleştiğinden yakınır ve bir an önce demokrasiye geçişin hayallerini kurarken bir de ne görelim, türlü ayrımcılığa, adaletsizliğe maruz kalan bir hareketin üst düzey yöneticisi birilerine parmak sallamaya başlamış. Kudret helvası bizim neyimize, sarımsağa devam hep beraber. Dururken denmemiş körle yatan şaşı kalkar diye. Biz Dem Parti kendi derdini demokrasi ile çözer, o demokrasiden Türkiye de nasibini alır diye ümitlenirken anlaşılan Sezai Bey Tayyip Erdoğan’a özenmeye ve benzemeye başlamış.

Bu yazının yazıldığı saatlere kadar Dem Parti’den Sezai Temelli’nin bu ağır gafını bir düzeltme açıklaması gelmedi, demek ki ya umursamıyorlar ya da daha kötüsü onlar da “Temelli” böyle düşünüyorlar, yazık çok yazık.

Bitirirken şu tutuklu yargılama faciası üzerine de birkaç kelam etmek gerekirdi belki ama o kadar yazdım konuştum ki bu konu üzerinde, artık yoruldum. Yazıp çizmekle olmayacak anlaşılan, avukat arkadaşlarla konuşup TUTUKSUZ YARGILAMA DERNEĞİ kuracağım. Ne de olsa örgütlü mücadele tek kişinin çabasından daha kıymetlidir.

Bu yazıya en uygun başlık ne olur derken aklıma bir deyim daha geldi, cin olmadan adam çarpmak, Temelli’nin yaptığı tam da bu. Kimse kusura bakmasın, bazen yapılan iş bu sertlikte yüze çarpılmazsa anlaşılmıyor. Ne cin olalım ne birbirimizi çarpalım, adil, eşitlikçi bir düzenin insanları olmak hepimize yeter.