Bütün dünyanın bize olan hasetinden çatır çatır çatladığı bu dönemde bazı arkadaşlarım, “demokrasi ile ilgili yaz”, “siyasetçilere dokundur” “”iktitidarı ağır eleştir” ve benzeri gazlar verse de, ben pasif ve lümpen bir aydın sıfatıyla birçok kişinin işine yarayacak bazı anahtar bilgiler vermeyi tercih ediyorum. Bu girizgahtan sonra gelelim bu yazının konusuna…

Kamu kuruluşlarının kişilere yönelik yapacağı işlemlerin hukuki sonuç doğurabilmesi için muhatabının bundan haberdar olması gerekir. Kişilerin kamu kuruluşlarının işlemlerden haberdar olması, “tebliğ” denilen bildirim yoluyla sağlanır.

Bu bildirimlerin yapılması ve içeriği konusu vergilerle ilgili olan tebligatlar hariç, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda düzenlenmiş durumda. Vergilerle ilgili tebligat usulleri, Vergi Usul Kanunu’nda ayrıca düzenlendiğinden, vergilerdeki tebligat konusunu başka bir yazıda ele alacağız.

Tebligat konusu, özellikle süreye bağlı olan bildirimler açısından son derece önemli. Somutlaştıracak olursak, bir alacağın takibi için icra dairesinden gönderilen ödeme emrine karşı 7 gün içinde itiraz veya mal bildiriminde bulunulmaması durumunda hem borç kesinleşecek (gerçekte olmasa bile), hem de mal bildiriminde bulunulmadığı için tazyik hapsi ile karşı karşıya kalınabilecek. Bir hakkın (örneğin itiraz etme veya dava açma) kullanılması için kanunlarda belli süre öngörülen işlemlerde süre, tebliğle başlıyor.

EVE YAPILAN TEBLİGAT

Günlük hayatta ticari veya mesleki işlemler dışında, çoğunlukla adres olarak ev gösteriliyor. Tebliğ yapılacak evrakın ev adresine yapılması halinde, tebliğ muhatabının evde olması halinde kendisine imza karşılığı tebligat yapılıyor. Tebliğ yapılacak kimsenin ev adresinde bulunmaması halinde ise tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılabiliyor.

Evde bulunan kişilere (eş, çocuk, kardeş, hizmetçi vb) tebligat yapılması halinde, bu kişilerin tebligatı asıl muhataba ulaştırıp ulaştırmamalarının önemi yok. Örneğin, icradan gelen bir yazı evde yaşayan muhatabın kayınpederine tebliğ edildiğinde, bu evrakın asıl muhatap olan damadın bilgisi dahilinde olduğu kabul ediliyor. Bu bakımdan evde yaşayanların almış oldukları tebligatı anında muhatabına bildirmeleri hayati önem taşıyor.

ŞİRKETLERDE TEBLİGAT

Tüzel kişilerde tebliğ, bunların yetkili temsilcilerine, yetkili temsilcilerin birden fazla olması halinde bunlardan herhangi birine yapılabiliyor. Bu açıdan, özellikle şirketlerde şirket temsilcilerinin dikkatli olmasında yarar var.

Tüzel kişiler adına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin (yetkili temsilciler) her hangi bir sebeple iş saatlerinde içinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılabiliyor. Bu durumda evrakı alan şirket çalışanı muhatabına ulaştırmayı unutsa veya tebliğ evrakını kaybetse bile tebliğ yapılmış sayılıyor. Bu açıdan, şirket çalışanlarının bu konuda uyarılması son derece önemli.

ADRESİN GÜNCEL OLMASI ÖNEMLİ

Tebligatın yapılacağı ev adresi değiştiğinde bu değişikliğin zaman geçirmeden adres kayıt sistemine kaydı da büyük bir önem taşıyor. Kanun’a göre; kendisine tebligat yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmazsa bile tebligat yapılabiliyor.

Bu durumda muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi esas alınıyor. Muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa bile, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim ediyor. Tebliğ edilecek evrakı teslim alanın adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırıyor. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılıyor.

BU YAZININ AMACI

“Bütün bu bilgiler tamam ama bu bizim ne izimize yarayacak” ve benzeri bir soru sora bilirsiniz. Hiçbir şekilde tanımadığınız hatta varlığından bile haberdar olmadığınız ( dolayısıyla borçlu olmadığınız) herhangi bir kişi hakkınızda icra takibi yaptığında; adresiniz güncel değilse, birlikte yaşadığınız kişiler (veya işyerinde çalışanlar) size tebligatla ilgili bilgi vermediyse gerçekte olmayan borcunuz artık var! Kurtulmanın tek yolu da önce borcu ödeyip (veya teminat gösterip) menfi tespit davası açmak.

Borcunuzun olmadığını ispatladığınızda muhtemelen muhatabınız çoktan “toz olmuş” olacak. Zira buz kalıbından jeton yapıp yaban elleri bunalıma sokan yurdum insanının son numaralarından birisi de bu! Bizden uyarması…